Değerli okurlarım bu köşe yazımda –Amasya Taşova Gazetesi’nde bir misafir yazar
olan Mevlüt Kaleli tarafından kaleme
alınmış, Yazar Ümit Zileli tarafından
paylaşılmış bir yazıyı
aktaracağım. Umuyorum sizlerde çok beğeneceksiniz.
Bir neslin duruşunu, sevinçlerini,
hüzünlerini, kavgalarını, birikimlerini o kadar güzel yazmış, o kadar
içtenlikle anlatmıştı ki, o neslin tüm duygularına ortak olduğu, aynı iğne
deliklerinden geçtiği, aynı ezalara, cefalara katlandığı belli oluyordu…
Ehh, bendeniz
de ucundan kıyısından o nesilden sayıldığım için gözlerim yaşararak okudum bu
güzelim yazıyı; artık “anonim” ortak değer katına yükseldiği için, yazarının
hoşgörüsüne sığınarak sizlerle paylaşmak istedim… İlle de o nesle ait olmasanız
da kendinize ait pek çok şey bulacaksınız!.. Ara başlıkları, okumayı kolaylaştırmamız
adına ben koydum.
Okuduğunuzda bakın, bakalım yüreğiniz nelerle dolacak!..
“Hepsi şahsına münhasır, özel üretilmiş,
yokluklar içinde yetişmiş yaralı bir nesil…
-Kim bunlar?
1950 ile 1970 yılları arasında bu dünyaya
merhaba demiş, en genci 50, en delikanlısı 70 yaşında, hâlâ 18’lik deli taylar
gibi ideallerinin peşinde koşan deli bir nesil..?
Hiçbirinin altına hazır bez bağlanmamış…
Höllük üzerinde yatmış, şeker çuvalından pantolon, Canikli lastikten ayakkabı
giymiş… Evde inek beslemiş, okulda ABD süt içirilerek beslenmiş bir garip
nesil…
Hiçbirinin renkli çocukluk resmi
olmamış… Hatta hiç bebeklik, çocukluk resmi olmamış… Hiçbiri kreş, dershane,
özel okul görmemiş…
-Ama hepsi profesörlere dahi ders verecek
kadar bilgi sahibi bir tuhaf nesil…
İhanet ve kalleşlikle sınanan nesil!
Harp görmüş, darp
görmüş… Baskı, çatışma, sorguda işkence görmüş…
Karakolda “Filistin askısı” ile ceza evinde
isyanla tanışmış… İhaneti ve kalleşliği görmüş; işkencede insanın hayvan yüzünü
görmeyeni kalmamış…
En azı 5 ihtilal, 6 muhtıra, 7 post-modern
darbeden sağ salim paçayı yırtmış, en azı 10 ekonomik krizden nasibini almış,
tecrübe abidesi, yoklukla terbiye edilmiş, direnç abidesi bir nesil…
Bu nesil özel bir nesil, birbirini vatan
için katletmiş… Vurmuş vurulmuş, dövmüş dövülmüş… Ne yaptıysa yoluyla
yordamıyla, kendi meşrebine uygun, ahlakına yakışır olanı yapmış…
Düşmanın da merdini aramış, buldu mu
hakkını teslim edip onu da sevmiş… Dostun namerdinden, arkadan hançerlerinden
nefret etmiş…
Birbirini yok etme pahasına, ölümüne
mücadele etmiş, ama neslini tüketmemiş… İn ithaf sayılmasın diye idam
sehpalarına selam veren inançlı yiğitler de, sırtından kurşunlanıp dostunun
kucağında can veren ana kuzuları da bu nesilden çıkmış…
Bunlar, bu neslin üretim harikası mı yoksa
üretim hatası mı tartışılır ama bu neslin istisnasız tamamı karşılıksız,
hesapsız bu vatanı sevmiş….
1950 ve 1970 yılları arasında doğanlar
gerçekten özel üretim, çoğu yatılı okumuş, kardeşlik ve paylaşma duygusu zirve
yapmış… Çok kitap okumuş, en azı liseyi bitirmiş, hayatı yaşayarak öğrenmiş; ne
ailesine ne devletine ekonomik yük olmamış, geneli bir baltaya sap olmuş…
Muhannete muhtaç da olmamış, ezilmiş ama ezik kalmamış… Aç, açık, evsiz,
yurtsuz, aşsız, susuz kalmış, kimseye müdana etmemiş…
Eğilmemiş, el etek öpmemiş, aç yatmış,
kuyruğu dik tutmuş… Kan kusmuş, ‘kızılcık şerbeti içiyorum’ demiş… Dik durmuş,
dikleşmemiş kendi şahsına münhasır özel bir nesil… Görevini, sorumluluğunu
bilen, onuru için bir pireye bir yorgan yakan, öfkeli, hırçın bir acayip nesil
bu dinozorlar…
Ölümüne yoldaş mezara kadar arkadaş!..
Neden bu kadar özel
bu nesil biliyor musunuz?
Bu neslin üzerinden silindir gibi devlet
geçti… Dozer gibi dünya milletleri ezdi geçti… Hayat bu nesli sınadı, çarkının
dişlilerinde öğüttü ama tüketemedi… Bu çarktan kurtulabilen kurtuldu… Yaralı
kurtulanlar, şükretmeyi, tevekkülü, sabırlı davranmayı, yaşamayı, hayatta
kalmayı bildi…
Bu nesil, ihanetin acısını, dost
hançerinin sancısını, ölümüne yoldaşlığı, mezara kadar arkadaşlığı bildi… Dostu
için can vermeyi de, elindeki son lokmayı paylaşmayı da sadakati de, vefayı da
bildi…
Bu nesil, katı, aksi, deli, serttir… Bir
o kadar da merttir, hoşgörülü ve merhametlidir… Bu neslin yaşarken öğrendiği
bilgi ve kaybederken edindiği tecrübe en büyük servetidir… Yani bu 1950 ve 1970
yılları arasında doğan, dinozorlar tam bir müzelik antika nesildir…
Onun için 1950-1970 yılları arasında
doğmuş, hâlâ inadına yaşayan ana, baba, amca, dayı, teyze, hala, yenge, dede,
büyükanne her neyiniz varsa değerini bilin!..
-Çünkü bunlar elinizde kalan son değerli
hazinelerinizdir…
Oturun onlarla konuşun, dinleyin,
geçmişi öğrenin, sonra arar da bulamazsınız… Çünkü onlar yakın tarihin son
canlı kaynak kişileri, her biri iki ayaklı sözlü yakın tarih kitabıdır… Benden
söylemesi… Vesselam…” Kalemine
yüreğine sağlık, Mevlüt kaleli kardeşim. Teşekkürler paylaştığınız için, Ümit Zileli üstadım.
Nasıl dostlarım, nasıl oldu
yüreğiniz? Saygılarımla.
Mehmet Kızılaslan 2020-01-04
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder