15 Temmuz 2011 Cuma

SORUN ÇÖZÜN EFENDİLER AĞLAMAYIN

                      

“En talihsiz memleket, insanlarının her türlü güvenlikten yoksun yaşadıkları memlekettir.”
“ Halk için en büyük felaket, düşünce ve bilim adamlarının düşük ahlaklı kimseler oluşudur.”
 Yazımı yukarıdaki sözleri açıklamakla başlayacaktım.
Kara haber bağrımı dağladı.
 Diyarbakır da yangın başladı.
Anadolu da anaların yüreğine ateş düştü.
Hamasi nutuklar atmayacağım “Kanı yerde kalmayacak”  “Şehitler ölmez Vatan bölünmez” gibi.
     Dinimize göre doğru onlar ölü değil, ama anneleri ve yavukluları onlara artık sarılamıyor be kardeşim.
Kanları hep yerde kaldı öçleri hiç alınmadı be kardeşim….
Ateş düştüğü yeri yakıyor. Şehitlerin analarının bağrını yakıyor kardeşim. Başkaları bir, iki gün, bilemediniz üç gün üzülüyorlar. Sonra, ya sonra herkes kendi hayatına devem ediyor. Analar, ya analar ne yapıyor?  Yatıyor ağlıyor,  kalkıyor ağlıyor, uyuyor ağlıyor,  geziyorlar ağlıyorlar. hep evlat acısıyla ağlıyorlar, gözlerinin yaşı hiç dinmiyor. Adına yaşamak deniyorsa bunun yaşıyorlar.
     Kimse, hiç kimsenin acısını yaşayamaz, yaşarsa analar yaşar en ağırından cehennem azabı acıları…. Allah hiçbir kimseye evlat acısı yaşatmasın dayanılası bir acı değildir herhalde. Bilmiyorum, bilmiyoruz, Allah öğretmesin.
      Buraya kadar ağıttı, bundan sonrası çözüm kardeşim….
Çözüm: Güvenli yaşamak her kesin hakkı güvenliği sağlayacak güçlerimizi korumakta zorlanıyor muyuz? Evet zorlanıyoruz.
   Önce bu asker çocuklarımıza zırh gibi kıyafetler vereceğiz. Bu kıyafetler asla askeri renkte olmayacak. “Bunu daha sonra açıklayacağım”  Karakollar eski kaleler gibi dağların zirvesinde geçit yollarının kesiştiği yerlerde olacak. Topla tüfekle yıkılmayacak.
  Askerimizin ve güvenlik güçlerimizin silahları hafif ama uzun menzilli olacak. Sınırlarda ya da belirtilen alanlarda önceden izin almamış hiçbir kuş uçurtulmayacak. Hareketli her hedefi vurma emri mehmetçiğe önceden verilmiş olacak.
  Şehirlerde güvenlik güçlerine taşlı sopalı saldıran her canlı, yaşı kaç olursa olsun hapse atılacak ve Hainlere sempatizanlıktan cezası verilecek.
   İstihbaratımızın elinde, bunları destekleyen, para yardımında bulunan, koruyanlardan, bir erimize karşılık beş destekçi yada, beyin takımından beş hain temizlenecek. “bunları tabi ki kanunlar dahilinde yapacağız”
    Hainlere karşı ne kadar katı oluyorsak, halka karşıda o kadar müşfik ve sevecen olacağız onların özgürlükleri ve hakları için her tür kolaylıkları sunacağız.
    Kürt kökenli kardeşlerimize verilen özgürlükler, Hainlerin silahlı mücadelesi sonunda değil Devletimizin adaleti nedeniyle verildiğini anlatacağız.
    Halka sevgiyle yaklaşan Devlet, Hainlere ve işbirlikçilerine karşı Cellat olmayı bilecek.
   BDP lilere gelince, ya Mecliste mücadele etmeyi bilecekler, dağlardakilerle organik bağlarını kesecekler, ya da PKK lılar gibi dağa çıkacaklar.
      Kendilerine bu adam gibi anlatılacak. Mecliste siyasetçi, Diyarbakır da  Eşkiyanın koruyucusu, hamisi olma hakkı verilmeyecek. Ya eşkıyanın tarafını tutacaklar, ya da Kürt seçmenin vekili olacaklar, ikisi birden olmalarına asla izin verilmeyecek.
     Son 13 şehit verdiğimiz olay, İyi Niyetli BDP lilerin mecliste siyaset yapmalarını engellemek için yapılmış bir eylem olduğu kanısındayım. Bunları yapanları kullananlar, o bölgedeki kaçakçılar olabilir, bunlar eşkiyanın demokratik haklarlar ve özgürlüklerle biteceğini gören silah tacirleri olabilir. Bunlar Ülkemizi bölmek isteyen her tür şerefsizlerden olabilirler.
     Güvenlik, önce güvenliğimizi sağlayan çocuklarımızın hayatlarını korumakla başlar. Güvenliğimize saldıranlar asla cezasız ve faili meçhul kalmamalı. Bunların akıl hocaları ve para kasaları Devlet tarafından biliniyordur, cezaları muhakkak verilmeli.
    Güney doğudaki derebeylik muhakkak ortadan kaldırılmalı, yerine Devlet gelmeli. Halka bu güven verilmedikçe oradaki derebeyleri daha çok özerklik ve benzeri şeyler yumurtlayacaktır. Bu söylem Anayasal suç dur. Cezası neyse verilmeli hemen verilmeli.
    Ana yasa değiştiğinde suç olmaktan çıkarsa onlarda kodesten çıkarılmalı.
Taziye ziyaretleri yapan generallere, Cenaze namazında ağlayan yetkililere sesleniyorum, Sizler sorun çözme mercilerisiniz. Ağlama yada nutuk atma makamı değil. Sorunu çözün, ağlamayın ve hiçbir şehit evine gidip üzüntünüzü ve acziyetinizi anlatmayın. Sorunu çözün efendiler analar ağlamasın. Acıları yürekleri dağlamasın. Saygılarımla.
   Not: Yukarıdaki iki söz Hadisi şeriftir.   
                                                  Mehmet KIZILASLAN 2011-07-15
    .  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder