13 Ekim 2012 Cumartesi

CESARET YA DA KORKAKLIK


                              CESARET YA DA KORKAKLIK

     Cesaret ve güven çok önemli iki unsurdur. Cesaretin ve kendine güvenin de üç türü vardır.
 
Birincisi, yaradılıştan gelen, genlerinde var olanların üzerine, bilgi birikiminin verdiği cesaret.
İkincisi, sadece yaratılıştan gelen ve cehaletin verdiği cesaret.(cahil cesareti)
Üçüncüsü kalabalık ortamlarda o kalabalığın verdiği, çok olmanın verdiği cesarettir. ( Toplum psikolojisinin verdiği ya da sürü psikolojisinin verdiği cesaret)
     Çevremizde olup bitenlere baktığımızda, gerek kişilerde, gerek devletlerde bunun örneklerini pek ala görebilirsiniz.
    Tek başına olduğunda gıkı çıkmayan, ama soyu, sopu, gurubu, partilileri, aşireti, yanında olunca canavarlaşan insanlar. Bunlar üçüncü guruba girenlerdir. Bunlarda mantık bulmak çok zordur. Kaba kuvvet her zaman öndedir.
     Üçüncü gurubun adamları çevrenizde oldukça boldur. Bunlar gurupların önde gelenlerinin, dediğini düşünmeden yaparlar. Onların yerine liderleri ya da önderleri düşünüverirler. Kafalarını kullanma gereği yoktur. Yık dediler mi yıkarlar, yak dediler mi yakarlar. Gir dediler mi girerler. Çık dediler mi, çıkarlar. Vur dediler mi, vururlar. Hiçbir şeyi sorgulamazlar. Tam bir uygulayıcıdırlar. Sonu nu düşünmezler, kendilerinden sonra çevresine de zarar verirler.
    Herhangi bir olayda celallenip sonunun ne olacağını düşünmeden silahını, bıçağını kapıp karşısındakine saldıranlardır bunlar. Çoğu kez öfkeyle kalkarlar, zararla otururlar. Genellikle  bunlara, katil, cani, acımasız, despot gibi isimler takılır. Bunlar ikinci guruba girerler. Hayatlarının yarısından çoğu hapislerde, ya da sürgünlerde kaçak olarak devam eder. Ömürleri uzun olmaz. Zarar verdiklerinden birileri gelir onların hayatlarına son verir. Cezalarını adalet veremez, çünkü idam cezası olamadığından genellikle ölümleri, zarar verdiklerinin elinden olur.

    Bazıları vardır, atacakları adımın neye mal olacağını, kime nasıl fayda ya da zarar vereceğini, kendisine faydasından çok, çevresine olacakları da ayrıntılarıyla düşünür. Çok ileriki yıllarda, şimdilerde yapacağı yanlışın nelere mal olacağına kadar, irdeler. Torunlarına bırakacakları itibara kadar, düşünürler. Sonunda yapmaları gerekeni yaparlar ama en iyi sonucu da alırlar.
Çoğu zaman bunlara, cesur yerine, temkinli, etraflı düşünen, akıllı adam, bazen de korkak derler. Nasıl cesur oldukları ise çok uzun vadede görülür, takdir edilir. Bunlar birinci guruba girerler. Bunları zaman içinde çok takdir eden olsa da hayatın akışı içinde, hamasi nutukların bol atıldığı ortamlarda değeri bilinmez. Onların değerini tarih yazarak verir.

     İkinci gruptakilere, cahil cesaretli, hayvan özellikli, içgüdüleriyle hareket edenler, denmeli. Sadece kaba kuvvetlerine güvenirler. Her şeye atlarlar, dolduruşa çabuk gelirler. Çok af edersiniz amma, Aferin dediğinizde, bir dam merkebe merhaba derler. Bunlarında hayatları çok kısa olur. Çevrelerindeki insanlara faydalarından çok zararları olur. Onları üzüntüye gark ederler. “Ben böyle olsun istememiştim” sözü onların en çok kullandığı sözler olur.
 Tesadüfen başardıkları şeylerde olmakla birlikte, çevrelerindekilere, çaldıklarından çırptıklarından, gasp ettiklerinden, küçük bir kısmını dağıtmalarından dolayı ya da çoğu zaman çevrelerine saldıkları korkudan dolayı,  onları başarılı gibi gösterebilir. Başarılı mıdırlar bilemem.

    Çevrenizdekiler hangi guruba giriyorlar, isterseniz şöyle bir inceleyin ha ne dersiniz?   
                    Saygılarımla.   Mehmet KIZILASLAN. 2012-10-13




     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder