CESARET YA DA
KORKAKLIK
Cesaret ve güven
çok önemli iki unsurdur. Cesaretin ve kendine güvenin de üç türü vardır.
Birincisi, yaradılıştan gelen, genlerinde var olanların
üzerine, bilgi birikiminin verdiği cesaret.
İkincisi, sadece yaratılıştan gelen ve cehaletin verdiği cesaret.(cahil
cesareti)
Üçüncüsü kalabalık ortamlarda o kalabalığın verdiği, çok
olmanın verdiği cesarettir. ( Toplum psikolojisinin verdiği ya da sürü
psikolojisinin verdiği cesaret)
Çevremizde olup
bitenlere baktığımızda, gerek kişilerde, gerek devletlerde bunun örneklerini
pek ala görebilirsiniz.
Tek başına
olduğunda gıkı çıkmayan, ama soyu, sopu, gurubu, partilileri, aşireti, yanında
olunca canavarlaşan insanlar. Bunlar üçüncü guruba girenlerdir. Bunlarda mantık
bulmak çok zordur. Kaba kuvvet her zaman öndedir.
Üçüncü gurubun
adamları çevrenizde oldukça boldur. Bunlar gurupların önde gelenlerinin,
dediğini düşünmeden yaparlar. Onların yerine liderleri ya da önderleri
düşünüverirler. Kafalarını kullanma gereği yoktur. Yık dediler mi yıkarlar, yak
dediler mi yakarlar. Gir dediler mi girerler. Çık dediler mi, çıkarlar. Vur
dediler mi, vururlar. Hiçbir şeyi sorgulamazlar. Tam bir uygulayıcıdırlar. Sonu
nu düşünmezler, kendilerinden sonra çevresine de zarar verirler.
Herhangi bir
olayda celallenip sonunun ne olacağını düşünmeden silahını, bıçağını kapıp
karşısındakine saldıranlardır bunlar. Çoğu kez öfkeyle kalkarlar, zararla
otururlar. Genellikle bunlara, katil,
cani, acımasız, despot gibi isimler takılır. Bunlar ikinci guruba girerler.
Hayatlarının yarısından çoğu hapislerde, ya da sürgünlerde kaçak olarak devam
eder. Ömürleri uzun olmaz. Zarar verdiklerinden birileri gelir onların
hayatlarına son verir. Cezalarını adalet veremez, çünkü idam cezası
olamadığından genellikle ölümleri, zarar verdiklerinin elinden olur.
Bazıları vardır,
atacakları adımın neye mal olacağını, kime nasıl fayda ya da zarar vereceğini,
kendisine faydasından çok, çevresine olacakları da ayrıntılarıyla düşünür. Çok
ileriki yıllarda, şimdilerde yapacağı yanlışın nelere mal olacağına kadar,
irdeler. Torunlarına bırakacakları itibara kadar, düşünürler. Sonunda yapmaları
gerekeni yaparlar ama en iyi sonucu da alırlar.
Çoğu zaman bunlara, cesur yerine, temkinli, etraflı düşünen,
akıllı adam, bazen de korkak derler. Nasıl cesur oldukları ise çok uzun vadede
görülür, takdir edilir. Bunlar birinci guruba girerler. Bunları zaman içinde
çok takdir eden olsa da hayatın akışı içinde, hamasi nutukların bol atıldığı
ortamlarda değeri bilinmez. Onların değerini tarih yazarak verir.
İkinci
gruptakilere, cahil cesaretli, hayvan özellikli, içgüdüleriyle hareket
edenler, denmeli. Sadece kaba kuvvetlerine güvenirler. Her şeye atlarlar,
dolduruşa çabuk gelirler. Çok af edersiniz amma, Aferin dediğinizde, bir dam
merkebe merhaba derler. Bunlarında hayatları çok kısa olur. Çevrelerindeki
insanlara faydalarından çok zararları olur. Onları üzüntüye gark ederler. “Ben
böyle olsun istememiştim” sözü onların en çok kullandığı sözler olur.
Tesadüfen
başardıkları şeylerde olmakla birlikte, çevrelerindekilere, çaldıklarından
çırptıklarından, gasp ettiklerinden, küçük bir kısmını dağıtmalarından dolayı
ya da çoğu zaman çevrelerine saldıkları korkudan dolayı, onları başarılı gibi gösterebilir. Başarılı mıdırlar
bilemem.
Çevrenizdekiler hangi
guruba giriyorlar, isterseniz şöyle bir inceleyin ha ne dersiniz?
Saygılarımla. Mehmet KIZILASLAN.
2012-10-13
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder