YAĞDANLIK LARIN ÜZERİNE
GAZETECİ YAZARLARDI
Ankara daki internet
gazetenin sahibi Ali Erturan, her hafta nın yazısını cumartesiden göndermemi
istedi. Gönderilen yazıların her pazartesi yayınlanacağını duyurdu. O andan
beri ne yazacağımı düşünüyorum.
“ Bu günlerde o
kadar çok yazılacak konu varken, yazacak konu mu bulamadın Mehmet bey?”
Demeyin.
Evet bulamıyorum.
Dış politikadan
yazdığım eleştirilerimizi okuyan, bazı çevreler bana düşman oluyor.
Neden mi?
Yaklaşık 35 yılda
35 bin şehit vermemize sebep olan PKK ya karşı savaşımız, hep sınırlı oldu.
Neredeyse onlar saldırmadıkça karşılık vermedik. “Deprem barakalarından bile, kötü karakollarda, askerlerimize
saldırmalarını ve öldürmelerini bekledik” dediğimde, celallendiler.
Bu karakolları
yenilemeniz gerekli, kale gibi olmalar gerekli diye yazarken; Hükümetlerden
ödenek istediniz de vermediler mi? Silah alınması lazım dediniz de almadılar
mı? Diye sorduğumuzda, hem askerler, hem
de hükümetler kendilerine karşı olduğumuzu zannettiler.
Daha dün Millet Vekillerimizin de içinde olacağı
söylenen, ama onların gitmesinin engellendiği, Mavi Marmara gemimize saldıran 9
vatandaşımızı, Dünyanın gözü önünde öldüren İsrail’e hiç savaş açamadık. (
savaş açılmasını istediğimi zannetmeyiniz sakın.) Savaş açmayı bırakınız, ticari
ilişkilerimizi bile donduramadık. İşbirliği anlaşmalarımızı bile iptal
edemedik.
Vatandaşımıza, sanki İsrail e düşmanmışız gibi
ve hatta neredeyse savaşacakmışız gibi mesajlar verdik. Bunları yazdığımızda
hükümetler kendilerine düşman olduğumuzu zannettiler.
Yerel
politikalardan bahsettiğimizde ve eleştirilerimizi yazdığımızda ilave olarak
çözümleri de yazdığımızda, yerel politikacılarımızı gücendirdik. Onlar da selamlarını
kestiler. Çok mu ihtiyacımız vardı selamlarına? Hayır, ama bizim onlara iyilik
yaptığımızı bile anlayamadılar.
Suriye ile ilgili
gelişmeleri endişeyle izlerken, komşu ülkelerimizle ticaretimizin neredeyse
sıfıra indiğini çiftçimizin bu yüzden çok güç durumda olduğunu yazdığımda
aldığım eleştirilerin en yumuşağı, aşağıda yazdığım gibiydi.
“ Bizim, Türkiye olarak, Suriye ye savaş
açmamıza bile gerek yok. Tanklarımızın 10 u sınırı geçse, Esat teslim olur.
Orada kalmamıza da gerek yok. Müslüman bir yöneticiye Suriye ye yönetici olarak
teslim ettiğimizde, demokrasi geldiğinde bizimle ticareti de ilişkileri de
düzelecektir”
Demokrasi
dediğiniz şey, bir ülkeye getirileceğinde, o ülkenin muhaliflerine, silah ve
eğitim desteğiyle ne zaman dan beri ihraç edilmeye başlamıştır acaba?
Bunun örneği ABD
nin İslam ülkelerine demokrasi ihracını yaptığı gibi mi oluyor, onu mu kastediyorsunuz?
Demiyorum diyemiyorum.
Nazilli
Gazeteciler Cemiyeti yönetim kurulu üyeliğini, hasbelkader gazeteci sayıldığım
günden beri yapıyorum. Artık istifa ediyorum bu görevden. Neden mi? Bu cemiyete
üye gazete sahiplerinin gazetelerinde bile köşe yazılarım yayınlanamıyorsa,
artık gazeteci olmama ve bir cemiyete kayıtlı olmamın gerektiğine inanmıyorum.
O yüzden istifa ediyorum.
Yazılarımı
yayınlamaktan çekinmeyen, - www starhaber.tv - Aydın 24 - www.edipler.com – www.aydıngüzelhisar. Gazeteleri
yazılarımı yayınlıyorlar. www.nazillihaber.org-
canı isterse yayınlıyor. Hepsine hasseten teşekkür ediyorum. Bazı ilimiz
internet gazeteleri de yayınlıyorlardı, yayınlamaz oldular. Onlara da teşekkür
ederim. İleride hiç birisi yayınlayamayacak olurlarsa, yazılarımı; – ( demirfikir.blogspot.com ) adlı blogumdan takip edebilirsiniz.
Ayrıca takip edeceksiniz
de ne olacak kardeşim? Sizlerin bilmediğiniz şeyleri yazmıyorum ki. Bildiklerinizi ama söyleyemediklerinizi
yazmaya çalışıyorum.
Bir susa bilseydim, hayatım daha değişik
olurdu bunu çok iyi biliyorum.
Yazılarımı, yayınlayanlara da,
yayınlamayanlara da, okuyanlara da, okumayanlara da. Yayınlatanlara da,
Yayınlatmayıp engel olanlara da saygılarımı sunuyorum.
Bu dünya Hazreti Süleyman’ a kalmamış, sizlere kalacağını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu ne basit bir yanılgı ki her güçlü
olduğunu zanneden bu tuzağa düşüyor.
Hiç padişahım çok yaşa demeyi
öğrenemedim. Çünkü padişahların görevi insanına, tebasına hizmet etmektir. “Padişahım büyüklenme, senden büyük Allah
var” sözü, onlara benim yapabileceğim en büyük iyilikti. Bu
bana daha uygun geldi. Sanırım gazetecilik bu olmalı. Aksi halde yağdanlıkların üzerine gazeteci yazarlardı.
Saygılarımla.
Mehmet KIZILASLAN2012-10-10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder