12 Kasım 2012 Pazartesi

BAĞIR BAĞIR BAĞIRIYORUM


                            BAĞIR, BAĞIR, BAĞIRIYORUM

Daha fazla insan hakları, daha fazla demokrasi, daha fazla huzur diye bağırıyorum. Bende istiyorum, her şeyin benim istediğim gibi olmasını. Tek söz sahibi benim olduğum bir dünyayı. Biliyorum bir çoğunuzda bunu istersiniz ama, ne yazık ki bu dünya da saygınlık ve söz sahibi olma öyle despotça tedbir almalarla olmuyor.
Bir zaman Hitler vardı, anılmasına bakınız cinayetler, cinayetler, cinayetlerle anılması nedendir sizce? Elinde Dünyayı yok edecek silahlar ve ordular vardı. Ne yapabildi?
Bende istiyorum Adı Türkiye olan ülkemde her şey Türklerin istediği gibi olsun. Ama bu mümkün değil. Bakın çevrenize yakınlarınızda, adını soyadını gizlenmek için değiştirmiş, Rum, Ermeni, Yahudi komşularımız yok mu? Bunlarla ilişkilerimiz teke tek olunca hasımane mi? Dostça değil mi?
Şimdi bizi meşgul eden açlık grevlerine bakalım isterseniz. İstekleri nedir bunların? Niyet okumayı bir kenara bıraktığımızda “Ana dilde savunma” değil mi birisi?
Söyler misiniz bana, Bir İngiliz, bir Amerikan, bir Yunanlı, ülkemde mahkemelere düştüğünde yargılanması esnasında Tercümanları vasıtasıyla meramlarını anlatmıyorlar mı? 
Neden bin yıldır beraber yaşadığımızı söylediğimiz, Kürt kardeşlerimizin tercüman kullanmalarına izin vermeyiz acaba? Onlar Yunanlıdan, Amerikalıdan, İngiliz den daha az insanlar mıdır, yoksa bizim yanımızdaki değerleri çok daha az mıdır?
“İkinci isteğe bakalım Ana dilde eğitim” bu ülkede nice zeki çocukları yabancı dilde eğitim yapan üniversitelere gönderdik nerdeyse çoğunu kaybediyorduk. Çok mu zor annesinin dilinde eğitim yaptırmak bu kardeşlerimizin çocuklarını?
Diğer yandan Türkçe eğitim yapanların bile iş bulmakta zorlandığı ülkemde, İngilizce, Çince, Rusça gibi diller öğrenmeye çalışmalarının amacı nedir sizce? Bırakınız, istedikleri dilde eğitim yapsınlar. İleride görecekler Kürtçe eğitim almak yerine, Dünya dili olmaya başlayan Türkçe eğitim almadıklarının zararını.
Bu iki olay bizi bugün meşgul ettiği kadar meşgul etmeye bilirdi. Neden? Çünkü Kürtçe öğreten dil kurslarını serbest bıraktık talep ne oldu?
Açılan kursların neredeyse tamamı kapanmadı mı?
Zaten yakında Milli Eğitime bağlı okulları belediyelere devretmeyecek miyiz? Evet devredeceksiniz.
Yerel yönetimlerin gücünü artırmayacak mısınız? Evet artıracaksınız.
Bunun sonucunda Diyarbakır gibi illerde Okulların öğretmenleri kimlerden oluşacak? Elbette ki Kürt kardeşlerimizden olacak.
Allah aşkına bana her şeyi açıkça söyletmeyin, bir kısmını da siz tamamlayın.

Gelelim Abdullah Öcalan denen çocuk katilinin tecritinin kaldırılmasına. Teröristlere bakarsanız onun serbest bırakılmasını bile isteyebilirler. Bu onların yüreğinden geçen de olabilir, önemli değil ki.
Biz ne yaptık, ne yapmamız gerekir, ona gelelim.
Biz aslında Öcalan denilen bebek katilini sadece CİNAYET den yargılasaydık, binlerce cinayet ve azmettirmeden dolayı, bugün bu adi katili, onlarca defa idam edebilirdik.
Türk devleti bu konuda, o dönemde, Türk yargı sistemine yanlış müdahale etmiş ve Katil Öcalan, siyasi suçlu olarak yargılanmıştır.

Bu gün Türkiye yanlış gündem ve yanlış çalışmalarla enerjisini boşa harcamaktadır.
Sayın Başbakanımızda İdamlardan bahsederek İnsanımızı boş yere ümitlendirmektedir.

Yapılması gereken: Kürt kardeşlerimiz Yargılanmaları esnasında ya da devlet dairelerindeki işlerinden dolayı Tercüman istiyorlarsa vereceğiz. Bu onların hakkı. Bu bir

Ana dilde eğitim istiyorlarsa, o konuda da hemen bu gün, gerekenler yapılmalı. Kendi çocuklarını Amerikan kolejlerinde okutan vekillerinin, Kürt halkına ne kadar zarar verdiği 20 yıl sonra, o çocuklar Global dünyada iş aramaya başladığında görecek olsalar da, bu yapılmalı. Öyle istiyorlarsa buda onların hakkı. Bu iki

Üçüncü istekleri Tecrit in kaldırılmasına. Çocuk katili terörist başı Öcalan normal bir hapishane de adi suçlularla birlikte, katillerin ve müebbet hapislerin bulunduğu koğuşa atılmalı.  Diğer katillere sağlanan ortamdan başka, ortam sağlanmamalıdır. Oralarda başına bir iş gelirse karışmayacağımızı da bilinmelidir. Ayrıca koca ada tahsisi de biter ona yapılan masrafla yılda bir fabrika açılır. hiç değilse işsizliğe çare bulunur.

 Bu aşağılık katilde gündemimizden düşmeli kalkınma ve üretime dair ne varsa o konularda tüm ülke, eforunu, çabasını o yöne harcamalıdır.

Bize cambaza baktırmayın artık efendiler. Bizim daha fazla kazanmaya, daha fazla insan haklarına, daha fazla demokrasiye, daha fazla huzura ihtiyacımız var. Şehit haberlerinin yok olduğu günler dileğimle.
                                                       Mehmet KIZILASLAN 2012-11-12


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder