HERYER BAYRAM YERİ
CİNNET GEÇİREN GEÇİRENE
Televizyon kanallarının
yarısından fazlası her yeri bayram yeri gibi gösteriyor. Herşey olması
gerektiği gibi. Ortalık güllük gülistanlık.
Diğer yandan birkaç Tv kanalı ise
ortalığı yangın yeri gibi gösteriyor. Tabiî ki olayları ve haberleri birkaç
kanaldan izlemek gerektiğini babamdan öğrenmiştim. Bazen evde haber izlemem
sorun olmuyor değil. Aslında onlarda alıştılar artık haberleri değişik
kanallardan izlemenin doğru olduğunu.
Kanaldan kanala haberleri
dolaşırken karşılaştıklarım şöyle; Bir kanal yarışma diye tabak çanak
kırdırırken, diğeri evde kalmışlara eş bulmaya çalışıyor. Bir başkası
Anadolu’nun her köşesinden yetenekli yeteneksiz ne varsa sahneye çıkarırken,
bir diğeri yemek yapmayı öğretmeye çalışıyor. Ötekisi kılık kıyafet konusunda
genç kızlara akıl vermeye çalışıyor, ve beğenmediklerini de azarlarken, yerin
dibine sokuyor.
Bir kanala bakıyorum, işinden
tazminat almadan atılan bir vatandaşımızın cebinde 5 lirası var, eve gidiyor
cinnet geçiriyor. Bir başka vatandaş eşini doğramış. Diğer bir yerde gençler
birbirlerine döner bıçakları ile saldırıyor onlarca genç birbirini yerken
millet onları seyrediyor.
Bir başkası içki parası vermediği
için bir genci kalbinden bıçaklayarak öldürüyor. Aynı şehirde zanlıyı alabilmek
için yüzlerce vatandaş Polis Karakoluna saldırıyor.
Güneydoğudan şehit haberlerinin
ardı arkası kesilmiyor. Memleket cehennem yeri gibi.
Merak ediyorum.Memleketi,
cehennem yeri gibi gösterenler arşivdeki haberlerimi gösteriyorlar?
Herhalde değildir. Eğer öyleyse
bunlar arşivdeki kötü haberleri veriyorlarsa benim ve izleyicilerin canını
sıkmaya ne hakları var? Rütük nerede?
Eğer verdikleri haberler doğruysa
ki doğru olduğuna inanıyorum bunları vermeyen ve memleketi bayram yeri gibi
gösteren tv kanalları neden böyle yapıyor?
Habercilik bu kadar ayağa mı
düştü?
Satılmışlık çok güzel bir şey mi?
Kime iyilik yaptıklarını
zannediyorlar ki?
Bu kadar olumsuzluk yaşanırken
her şeyi güzel göstermek kime yarar sağlar ki?
Cinnet geçiren bir toplum
olduğumuzu görmezlikten gelmek, ileride onulmaz yaralar açmayı engelleyecek mi?
Efendiler bu ülke hepimizin.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik, Kayda geçmeyen işsizlik, Para etmeyen, değer
bulmayan mahsuller, Her geçen gün şartları ağırlaşan insanımız patlamak üzere.
Haberiniz olsun.
Taksitle alınmış arabalar,
kredilerle alınmış evler, çok uzun vadelerle alınmış beyaz eşyaların,
satışlarının çokluğu sizi yanıltmasın.
Üretmeyen bir toplum ya da
ürettiği değer bulmayan bir ülke batağın içine sürüklenecektir. Tv kanallarını
karartsanız da, üç zenginin kazancını 70 milyona pay ederek yoksulun kazancını
çok göstermeye çalışsanız da, tv kanallarında abuk, sabuk programlarla, yada
dizilerle milleti uyutmaya çalışsanız da, Bu toplum cinnet geçirmek üzere.
Tekrar söylüyorum Bu toplum adaletsiz gelir dağılımından dolayı cinnet
geçirmek üzere. Birde kayıtlı vergi mükelleflerinin üzerine, daha fazla
vergiler yüklemeniz, cezalar yazmanız, birçok işyerinin de kapatıp gitmesine
sebep olacaktır. Affınıza sığınarak söylüyorum, “Sadece alan % 10 vergi
öder” diye bir vergi reformu başlatırsanız ve tüm paraları banka
kartlarından harcanmasını sağlarsanız,
Herkesin maaşı, geliri iki kat iş görür hale
gelir.
Malların Fiyatı yarıya düşer.
Devletin geliri en az iki katına
çıkar.
Rüşvet yolsuzluk tamamen kalkar.
Vergi kaydı tam 75 milyona
mükellefe çıkar.
Ticaret yapmak, iş yapmak
kolaylaşır.
Daha çok işyeri açılır.
Uzun bir süre daha iktidarda kalırsınız.
Bu gidişiniz, iyi değil.
Tuttuğunuz yol, yol değil. Akıl hocalarınızı biraz daha iyi denetleyiniz. Millet cinnet geçirmeden çare bulun
efendiler.
Bizden söylemesi, hani birileri
bir zamanlar, birisine “seni ben bile kurtaramam” demişti ya
işte sizide, cinnet geçiren bir toplum sahip çıkamaz ve kurtaramaz haberiniz
ola.
Mehmet
KIZILASLAN 2012-11-06
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder