5 Ocak 2013 Cumartesi

UZUN YAŞAM VE KURTULUŞ SAVAŞI

Ne antik çağın tanrıları yaşadı bu dağlarda, ne de İlyada destanı yazıldı. Bu dağlarda, kurtuluş savaşı destanı yazıldı. Ankara nın büyük taarruz için, toparlanmasına zaman kazandıran dağlardır bu dağlar. Kurtuluş için, ilk efelerinin toplandığı, İşgale baş kaldırışın ilk karakolu, direnişin, boyun eğmeyişin, ilk Yunana dur deyişin merkezidir bu dağlar. Bu dağlar nice efeleri besledi. Aç bırakmadı. Ekmeğine katık oldu zeytinleri. Üzerine tatlı oldu incirleri. Ölümsüzlüğe çare olmasa bile, dik durmalarına, zillete, eziyete, zulme, işgale karşı, başkaldırmanın güvencesidir bu dağların zeytinleri, meyveleri. O nedenle sığınanlarının, karınlarını mihnetsiz doyurma imkanı sunar bu dağlar. Nazillinin kuzeydoğusundaki 1773 metre yükseklikteki çamlık dağı. Güney doğusundaki 1705 metre yükseklikteki karıncalı dağı, güneyinde bulunan ve 1792 metre yükseklikteki Madran dağı; Hem kurtuluş savaşında Demirci Mehmet efeye ve kızanlarına hem de Yörük Ali efe ve kızanlarına sığınak olurken, onları zeytiniyle çeşitli meyveleriyle aç bırakmadı. Önceleri Osmanlı sarayına, zeytinlerini ve zeytinyağını verdi. Kurtuluş savaşında, Efelerine, katığı olan zeytini verdi. Dağlarında kaya tuzu da vardır, zeytini kırdılar birkaç gün tuzlu suda beklettiler. Oldu onlara yemek. Efeleri gibi, toprağı gibi bonkördür Nazillinin dağları. Yüzyıllar boyu damak zevkini bilen Osmanlı sarayının zeytinleri ve zeytinyağı buralardan gitti. O kadar yakınında Edremit ve Bursa Balıkesir varken, İstanbul sarayına, neden Naziliden gitti Osmanlı sarayının yağları bilir misiniz? Denizlerden en az 100-150 kilometre uzakta, içerideki dağlara deniz rüzgarları ulaşır ama, rutubeti nemi ulaşmaz. Rutubet ve havanın nemi ile sulanan ağaçların yağı çok olur, duru olur. Aroması az olur. Kıraç dağların zeytin ağaçları daha az sulu zeytinler verir. Yağı daha az olur ama bal kıvamında koyu, zeytinyağı olur, bu yağın aroması mükemmel olur. Bir Nazillinin dağlarındaki zeytinlerinde bulunur bu aroma ve tat, iki Manisa’nın Sarıgöl ilçesinin dağlarında, üç Mersinin Mut ilçesinde, Toros dağlarının, sahilden yüz -150 kilometre içersindeki kısımlarında olur. Padişahlar ve saray erkanı, besinlerin en iyisini tükettikleri gibi, Zeytinin ve yağının da en iyisinin, Nazillide olduğunu biliyorlardı, onu tükettiler. Yüz yıllar boyu padişahların ağzına layık Zeytin ve zeytinyağını biz ürettik. Üretmeye devam edeceğiz. Kurtuluş savaşında Demirci Mehmet efenin ve Yörük Ali efenin kızanlarını zeytini ve meyveleri ile besleyen bu dağlarda, İlyada’nın, çok tanrılı destanı değil, Kurtuluş savaşının, tek tanrılı destanının temelleri atıldı. O destan ilk buralarda yazılmaya başlandı. Bu dağlar ve meyveleri o nedenle daha kutsaldır. Daha kıymetlidir. ( Bugün beş para etmese de, değerinde satılmasa da, üretenini yoksul ve çaresiz bıraksa da) Üzerine Kuranı kerimde, sadece ikisi üzerine yemin edilen Zeytin ve İncirin en iyileri bu topraklarda yetişir. Nazillide uzun ve sağlıklı insanların yaşadığı kanıtlanmıştır. Bu yüzden de neredeyse yaşlılar, emekliler şehri olmuştur. İş aş ve üretim neredeyse durma noktasındadır. Gençler şehri terk etmektedir. Nüfusu gerilemeye de başlamıştır. Üretilenlerin satışı ve pazarlanması konusunda neredeyse hiçbir gayret yoktur. Uzun ve sağlıklı yaşamın sebebini araştıradursun yetkililer, ben size bu yazımda basit bir ipucu vereceğim. Zeytinyağı eğer 28 Santigrat derecenin altında elde edilirse. Yağ çok çıksın diye üretim aşamasında sıcak sulu işlem yapılmazsa; Elde edilen yağ Anne sütüne eş değerde, mineralleri ve aroması en bol olan yağdır. İşte bu yağdır, insanımız uzun ömürlü ve sağlıklı yaşatan. Şehrimizde bin yaşın üzerinde zeytin ağaçları bulunmaktadır. Zeytin ağacı kendi hücrelerini yenileyebilen tek ağaçtır. O nedenle sonsuzluk ağacı da denilir kendisine. Bizim insanımızın uzun yaşam sırrı, Zeytin ağacında, zeytinin meyvesinde ve soğuk sıkım zeytinyağında gizlidir. Birde bunların önce ülkemize sonra da dünyaya tanıtılmasında, pazarlanmasında gizlidir. Çünkü ekonomik sıkıntı içinde yaşayan insanlar fazla uzun yaşayamazlar. Bunu yetkililerde bilir ama yine de hatırlatalım dedik. Batıyor uzun yaşam şehrinin köylüleri. 2013-01-05 Mehmet KIZILASLAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder