Öncelikle gezi parkı olaylarından
sonra yaralanan ve dün ölen Berkin için üzüntümü belirtirim. Allah onu öbür
tarafta, rahmet eylemesin, inşallah. Ailesine sabır selamet ve baş sağlığı
diliyorum.
Sonrada bu çocuğun ölümü
üzerinden siyaset yapanlara ve gençlerimizi sokaklara dökmeye çalışanlara kendilerinden
tiksindiğimi bildiriyorum.
Şimdi öncelikle kendi çocuklarını
tehlikeli ortamlara göndermeyip oturdukları yerden ahkam kesenlere
sesleniyorum.
Sonra sokakta eylem yapacak çocukları olmayan,
ama yangına benzinle gidenlere, daha sonrada kendisi o eylemlere gitmediği
halde başkalarına sokağın adresini gösterenlere sesleniyorum.
Hiç mi inancınız yok sizin?
Hiç mi Allahtan korkmazsınız?
Hiç mi vicdan ve izan sahibi
değilsiniz?
Hiç mi yüreğiniz yanmaz bu
acılardan?
Sanmayın
o genci ve diğer gençlerimizi öldürenlere, gençlerin üzerine bilerek gaz
bombası gönderenlere, Onlara bu emri verenlere, bu soruları sormayacağım.
Onlara lanet okumayacağım.
Sanmayın onlara daha acı sözlerim
yok.
Sanmasınlar onlar bu acıyı
tatmadan ölecekler.
Onlara da, çok daha acı sözlerim
var.
Yukarıdaki soruların tamamını
sizlere de soruyorum, acımasız, vicdansız, efendiler.
Biz, 12 Eylül darbesinden öncede,
liderler gördük. Birçokları halkı sakinleştirmek için ne gerekliyse yaparken; darbe için uygun zamanın oluşmasını
bekleyen olağan üstü yetkilerle
donatılmış generallerde gördük.
Milet birbirine girsin diye ve gençler
ölsün diye, aynı kasalardan çıkan silahları, ayrı görüşlü gençlere dağıtan
istihbaratın ve Jitemin adamlarını da gördük.
Onlara da kalmadı kalmayacak bu
dünya.
Birisi var ki darbeci başı, ölümü belki iple
çekiyor. Ceza almadan ölsem diye bekliyor. Bilmiyor ki o zatı muhterem, öbür
tarafta kendisini zebaniler bekliyor. Allah’ın azabı onu bekliyor.
Efendiler siz Ahreti, bazı yeryüzü mahkemeleri gibi mi sanıyorsunuz?
İstediğiniz gibi, yasaları değiştirerek oynayacaksınız ve sonra ceza almayacak,
aklanacaksınız. Allahın kuralları değişmez.
Yoksa Nazilli hapishanesi mi
sanıyorsunuz? Yatıp, yatıp sonra dışarı çıkacaksınız.
Cehenneme giren orada ebedi kalacak efendiler. Ebedi yanacak.
Kuranı kerimi adam gibi okuyunuz. Ve insanları kandırmayınız. Yapanlar sadece
kendilerine yaparlar başkasına değil. Herkes kendi ateşini öbür tarafa kendisi
taşır.
Sizler demokrasiyi de ne
zannediyorsunuz?
Sokak olayları ile iktidara gelmek mi sanıyorsunuz?
Yoksa şiddetle, silahla, onların üzerine öldüresiye gitmek mi
sanıyorsunuz? Yapmayın efendiler
kıymayın bu gençlere. Ağzınızdan çıkan düşmanca sözlerin, tabanda nelere mal
olacağını düşününüz.
Bu ülke bizim.
Başka Türkiye yok.
Ötekileştirdiklerimizde
bizim kardeşimiz.
Sokaklara
döküklerimizde.
Nişan alıp
beynine gaz bombası sıktıklarımızda bizim kardeşimiz.
İşkencede,
döverek öldürdüklerimizde kardeşimiz.
Ne garip
ki aldıkları emirlerle, dikkatsizce gençlerimize saldıran polislerde
kardeşimiz.
Peki o
zaman ne yapmak lazım?
Gençleri
sokağa dökmek değil çözüm.
Bir olmak, birlik olmak ve yanlışsa karşımızdaki,
dur demek lazım. İnandıklarımızı, ikna ederek karşımızdakilere anlatmamız
lazım.
Seçim
yakın kimin yanlış yaptığına inanıyorsanız ona sandıkta ceza vermemiz lazım.
Oy verecek yaşta bile olmayanları,
meydanlara sürmek değil çözüm.
Kendi isteği ile gitmiştir, ekmek
almaya gitmiştir, inanıyorum. Keşke bir aklıselimi olan ona çıkma sokağa
deseydi be kardeşim.
Öldürenin
hiç mi suçu yok? Diyeceksiniz. Biliyorum. O katil oldu be kardeşim.
“Bir insanı öldürmek
bütün insanlığı öldürmüş gibidir” ayetini hatırla kardeşim.
Cezasını
zaten çekmeye bile başlamıştır vicdanında.
Bu günlere gelmekte bizim hiç mi suçumuz
yok? Biz çok mu masumuz? Sorusunu sormamız lazım değil mi kendimiz?
Mehmet KIZILASLAN 2014-03-12
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder