ÜLKEMİ SEVİYORUM
O nedenle değişik çözümler
üretmek zorundayım.
Her alanda yeni yöntemler
bulamadığımız için, çıkmazlara giren bir ülke görünümündeyiz.
Üzülüyorum, sıkılıyorum,
defalarca aynı şeyleri söylemek istemiyorum. Ama 30 yıldır aynı metotları
uyguladığımız halde gerçek bir çözüm yolu bulamayan yetkililere haykırıyorum. Uyguladığınız yöntem iflas etti.
Dün Nusaybin, sözüm ona
teröristlerden temizlenmişti. Bugün Sur temizlenmek üzere, Yarın Cizre’nin
sonuna gelindi.
Yedi ay gibi bir süre zarfında,
üç yüze yakın Şehit verildi. Altı yüz küsur terörist etkisiz hale getirildi.
1915 Sözde Ermeni soy kırımı davasını, Resimler, belgeler, tanıklar,
gayet güzel bir şekilde. Türkiye Cumhuriyeti nin yanında iken. AB. ülkelerinin
meclislerinden, aleyhimize kararların çıkmasına engel olamamışken. Haklılığımızı
Dünyaya anlatamamış iken. Şimdide koskoca Dünyaya, 2015 Kürt tehciri ve katliamının doğru olmadığını
anlatmak mecburiyetimiz ortaya çıktı.
İşin garip tarafı ne biliyor
musunuz?
Bu sefer belgeler, resimler,
olaylar tamamen aleyhimize tanıklık edecekler.
Nasıl mı? Ne yazık ki artık her
sıradan vatandaşın elinde, dünyaya yayın yapan kameralı akıllı telefonlar var.
Medya ya ve dünya kamuoyuna anında yayın yapılabilmektedirler.
Harabeye çevrilmiş, tanklarla
toplarla girilmiş şehirler. Ellerindeki çomaklara beyaz fanilalarını teslim
bayrağı gibi astıkları halde vurulan, dedeler ve torunlarının resimleri.
Onlarca bebeğin ve çocuğun öldürülmüş resimleri. Duvarlara zafer yazıları
yazdıkları ve öldürdükleri teröristler önünde çekilmiş güvenlik güçlerinin
maskeli resimleri.
Hepsi medyada her gün onlarcası
yüzlercesi paylaşılıyor.
Sanmayınız ki terörle mücadele yapılmasın istiyorum.
Sanmayınız ki Vatan parçalansın istiyorum.
Sanmayınız ki yapanların yanına kalsın istiyorum.
Sanmayınız ki Ülkemi sevmiyorum. Aksine hepinizden farklı ve daha çok
seviyorum. Ve hepinizden çok daha fazla milliyetçi ve Vatansever olduğumu, biliyorum,
söylüyorum.
Ama yöntem bu değil.
Artık, “ben dünya kamuoyunu yönlendirebilirim. Nasıl olsa Milli unsurlarım,
yayın organlarım var.” Diyemezsiniz.
Çok basit çözüm öneriyorum.
Öncelikle bütün dünyanın aleyhimize olduğunu
hepimiz biliyor muyuz?
Evet Biliyoruz.
Bunun suçlusunun kim olduğunu
daha sonra arar tartışabiliriz.
Komşularımızın tamamının bize
hasım hale geldiklerini biliyor muyuz?
Evet onu da biliyoruz.
Bununda sebeplerini ilerde
tartışır öğreniriz.
Şu anda yapacağımız tek şey, Bu güne kadar uygulaya geldiğimiz yöntemin
dışında, Barışı, kardeşliği ve ülkede huzuru sağlamak istiyorsak eğer, hemen
Tüm Üniversitelerdeki bütün sosyologları, psikologları acilen toplantıya
çağırıyoruz. Bir Mastır çalışması yaptırıyoruz. Sorunun nasıl kesin ve kalıcı çözüme
ulaştırılacağının bilimsel çalışmalarını yaptırıyoruz.
Hamasi nutuk atanlardan değil. Empati
yapabilenlerden yararlanıyoruz.
Güçlünün adaletini savunanlardan
değil. Hakkın, adaletini savunanlardan, bilgileniyoruz.
Çoğunluğun psikolojisi ile saldıranlardan değil. Adil olarak yapılması
gerekenleri bilimsel zemine oturtup, gerçek tarihi yazabilecek
akademisyenlerden ve korkusuzca fikirlerini söyleyebilecek yürekli, masum
insanlardan. Çözüm üretmelerini sağlamamız lazım.
Ne demek istediğimi anlaya
biliyor musunuz okurlarım?
Her dediğimizi alkışlayan, cahil,
yanlışları söyleme cesareti gösteremeyen, dilsiz şeytanlardan, doğru kılavuz
olmaz. Bunlardan güç alanların da sonları hiç iyi olmaz.
Dünya bizim televizyonlarımızda
seyrettiğimiz, Türkçe haberlerden ibaret değil.
20 yıl sonra bu yanlış uygulamalarımızdan dolayı, Milyon Avrolarla,
cezaları bizim torunlarımız ödemek zorunda kalabilirler.
Dünya kamu oyunda barbar,
acımasız, zalim, bir Millet olarak tarihe geçmek üzereyiz. Diyorsunuz ki “öyle geçmedik mi tarihe.” Bu tarihi de
değiştirebiliriz.
Dünyada “biz yaptık oldu” diye bir şey yok. Uyguladığımız her yöntem insani
olmak zorunda ve Aleyhimize delil olmamak mecburiyetinde.
Diğer yandan Olayların ekonomik
yanını nedense hep göz ardı ettik. Onu da daha sonraki yazılarımızda
inceleyelim isterseniz. Saygılarımla.
Mehmet Kızılaslan 2016-02-11
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder