Yıl 1986, aylardan ramazan ayı.
Bir iftar yemeğine davet edildim.
Bir yıl önce yerleştiğim, Nazilli
de, insanları tanımaya çalışıyorum.
İftar öncesi inşaat halindeki bir
yurt binasının önünde sohbet ediliyor. Dinliyoruz ve ezan okunmak üzere, iftar
yemeği düzenine geçiliyor.
Oruçlar açıldı, akşam namazı
kılındı. Ve herkesin oturarak sohbet dinlediği salona geçildi.
Misafirlerden yardım istenmeye
başlandı.
Kocaman bir şirket adına On
milyar dendi.
Arkasından küçük işletmeler Üç milyar,
Beş milyar yardım vaat ettiler.
Bir çocuk çıktı, iki yüz bin lira
dedi. Açıklamasını da “harçlıklarımdan biriktirdiğim bu parayı bağışlıyorum”
diye yaptı.
Benim aklımdan, Elli Bin lira
yardım etmek geçiyordu ve bir öğrencinin harçlıklarından biriktirip yardım
ettiği paranın dört de biri, olduğu için söyleyemiyordum.
Yanıma emekleyerek birisi geldi.
Kulağıma “hocam sen ne bekliyorsun sende söylesene” dedi.
Ben “söylersem ayıp olur dedim.” benim
gönlümden geçen, yediğim yemeğin bedelinin 50 katı olan 50 lirayı bağırarak
söyleyemem dedim.
“Olur mu hocam, biz senin için,
iki milyon düşündük. Sen iki milyon benden diye bağır” dedi.
“Olmaz ben o parayı veremem, çünkü
yok” dedim.
“Olsun hocam, sen söyle, senet
verirsin. Bak nasıl kolay ödeyeceksin.”
“Olmaz ben sizden, bir iftar
yemeği yedim ve içimden geçen bunun, elli katı ondan sonrasını yapamam alın
parayı” dedim. Verdim ve kapıya yöneldim.
Kapıya geldiğimde kapının kilitli
olduğunu görünce aptallaştım, etrafa bakmaya başladım. Kapı açılmıyordu. Geri
dönüp odadakilerin yüzlerine bakmaya başladım. Yaklaşık 2-3 dakika kadar zaman
geçmiş olmamasına rağmen, bana sanki bir asır gibi, geldi.
Sonunda, kapıya yakın birisine,
imam durumunda olan sakallı zatı muhterem işaret etti. Kapı açılmıştı, bende
sanki oradan kaçarcasına uzaklaştım.
O yıldan sonra, bir daha hiç,
iftar yemeğine davet edilmedim.
Aradan zaman geçti, işletmem
büyüdü. İlçede vergi sıralamasında, 40. sıradaydım.
Vergi dairesinden, Defterlerim
istendi.
Mal varlığımın, tamı tamına, beş
kat fazlası bir ceza ile uzlaşmaya oturdum. Tüm mal varlığımın iki katı bir
ceza da anlaşarak masadan kalktım.
Bu ceza faizlerin yüksekliği
nedeniyle, tüm mallarımı satarak ödemeye devam etmeme rağmen bitmek bilmiyordu.
Hayatımı kaydırdılar. Dünyamı ve
hayallerimi bitirdiler.
Artık birilerinin, kara listenin,
en başındaydım.
Ben başıma gelen bu olayların
sebebini, daha sonra kapım tekrar çalındığında,
Bana çok ilginç şeyler teklif
edildiğinde anlayacaktım.
Engellenmezse devam edecek. Mehmet
Kızılaslan 2016-07-20
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder