18 Şubat 2011 Cuma

BİZ HİÇ KİMSEYE ÖFKELİ DEĞİLİZ SADECE DEMOKRASİ AŞIĞIYIZ

         

    Hepiniz bilirsiniz ki yazılarımda hem eleştirilerimi yapar, hem de nasıl olması gerektiği konusunda çözümlerimi de sunarım.
   Ben denizden daha çok, hatta başka hiç kimse var mı, bu bölgede Darbeciler aleyhinde yazı yazan? Bir köşe yazarı daha varsa lütfen işaret ediniz.
   Benden daha çok, kanunları yorumlayarak uygulayacak olan bürokrat arkadaşlarımı uyaran eleştiren bir köşe yazarı daha varsa lütfen söyleyiniz.
   Yine benden daha acımasızca Üniversite öğretim görevlilerinin yanlışlarını ortaya koyan, 27 adet belgeyle okuyucularımızın gözleri önüne seren var mı? Onların, yetkili yerlerdeki yakınları tarafından aba altından sopa gösterilerek, tehdit edilen var mı?
   Eski Rektör Şükrü Boylu ve koruduğu yandaşlarının aleyhine belgelerin asılları, Cumhuriyet Baş Savcılığında olmasına rağmen; benim kendilerini haksız yere itham ettiğimi iddia ederek Basın Yüksek Kuruluna şikayet ettiler.
     Basın Yüksek Kurulunca ifadesi alınıp Haklı olduğu, İnternet de yayınlanan bir yerel gazeteci daha varsa lütfen onunla beni tanıştırın.
    Üniversite deki öğrencileri ile birlikte demokratik sistemi kesintiye uğratmak için meydanlarda pankart açıp “Ordu göreve” diye çığırtkanlık yapanlara, aydınım diyen kara kafalara, ilericiyim diyen gericilere, sizlerin gözü önünde en ağır lafları söyleyen benden başka bir gazeteci daha varsa lütfen söyleyin.
  
  Gelelim Geçmişten gelen alışkanlığım olduğu zannedilen, yazılarımda, siyaset kurumunun yıpratılmasına dair izlerin görülmesine:
    Değerli arkadaşıma öncelikle şunu söylemek istiyorum. Siyaset kurumunun başına ne geldi ise geçmişte, çok iyi biliyoruz ki “Ben oraya odunu diksem seçilir” diyen siyaset adamlarının basit, acınası, düşünce yoksunu, Milleti aşağılayan mantığından geldi. Bu mantık darbecilere davetiye çıkardı.
   Yine siyaset kurumunun başına ne geldiyse kendisine eleştirel bakanlara acımasızca cezalar yağdırdıklarından, kendilerini yenilemediklerinden, Milleti küçük görüp “siz bilmezsiniz biz biliriz” demelerinden dolayı geldi.
  Siyaset kurumu kapalı kapılar arkasında keselerini doldurmak için, Milletin yararına yasalar değil de, kendilerini seçtiren patronların yararına yasalar çıkardıkları için acınacak hale geldi. Darbecilere davetiye çıkardı.
   Siyaset kurumu Basını, Medyayı, ele geçirdiğini zannedip onları ihya ettiği günlerde, kendi yandaşı yazılar yazdırdığı zamanlar, milleti uyuttuğunu zannetti. O doyuramadığı medya Darbelerden sonra 180 derece çark edip, siyaset kurumunu ayakların altına alan darbecileri öven yazılar yazdı.
 
    Biz şimdi şunu söylüyoruz, Tembel öğrenci geçer not alırsa kendisi almıştır ya, zayıf not aldığında öğretmeni vermiştir. Bu doğru değil.
     Darbe öncesi eylemlere olaylara bir bakmak gerek. Darbeler genellikle davul zurna çala, çala gelmiştir. Ama siyasetçi kendisini suçsuz zanneder.
   
 Darbeciler demokrasi düşmanı, genç zihinlerin ve düşünen beyinlerin katilleridirler. Bunu geçmişte de söyledim şimdide söylüyorum.
   Siyaset adamlarının aymazları, sallabaşı, al maaşı diyenleri, parmak indirip kaldıranları, kartvizitine vekil yazdıranları, belki de darbe sonları ceza almamışlardır. Sadece liderleri cezalandırılmışlardır. (Asla hiçbir kimsenin darbeciler tarafından cezalandırılmasını istemiyorum. Bunu yapanları nefretle kınıyorum. Millet oylarıyla ceza vermeli siyaset adamına diye düşünüyorum.) Diğerlerinin cezasız kalması onların suçsuz olduğunu göstermez. Liderleri şımartanlarda suçludur. Onları korkusuzca uyarmayanlarda suçludur. Onların her dediğine doğru mu yanlış mı düşünmeden onaylayanlarda suçludur. Kendisini tek bilge lider sayan liderlerde suçludur.
    Siyaset kurumunda kendi kurumunun temeline dinamit koyanlar olduğu gibi, Münevver, aydın, ufku geniş, bugüne kadar söylenmemiş sözü, projeleri olan, ülkeyi bir adım ileriye taşımış, taşıyacak onlarca, Vekil ve aday adayları da muhakkak vardır olacaktır.
    İşte biz bu noktada sevgili arkadaşım,
 Parası olanla, fikri olanı,
 Çıkar hesabı olanla, millete dair projesi olanı,
 Yandaş korkusu olanla, Allah korkusu olanı,
 Kayırmacı zihniyeti olanla, adil olanı,
 Velinimeti parti başkanı olanla, Allah olanı,
 Kartvizitine Vekil yazdırmak isteyenle, defterine sevap yazdırmak isteyenlerin, daha aday adaylığını açıklamadan önce ayıklanmasını istedik.

    Şunu çok iyi biliyoruz ki “En kötü demokrasi en iyi dikta rejiminden daha iyidir.”
 Diğer yandan “marazlı demokrasi darbelere davetiye çıkarır”. Bunu da biliyoruz ve marazlı demokraside istemiyoruz.
     Onun içindir ki, Ali İhsan DİLMEN kardeşim tüm aday adaylarının en az sizin gibi, sorgulayan, donanımlı, aydın, münevver, adil, çalışkan, cesaretli ve Allah sevgili birileri olmasını diliyoruz, istiyoruz. Ben sizi çok iyi anlıyorum. Sizlere de niyetimi anlatabiliyorsam ne mutlu bana.
                                    Mehmet KIZILASLAN 2011-02-18

      
   
      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder