18 Şubat 2011 Cuma

İNSANINA SAYGISIZ DARBE SEVDALILARI

                     
    Kirli siyaset yapanlara çok kızarız.
   Belden aşağı vuranlardan tiksiniriz.
   Siyaset adamında bir şey bulamadığımızda, kızında, damadında kirli yanlar ararız.
   Olan olmayan birçok şeyi medyaya aktarırız.
    Doğrumudur yaptığımız?
    Bir kavmin helak olmasına sebep olan homoseksüellik bizde günahtır, haramdır. Avrupalı bir liderin homoseksüelliği basına yansıyınca, “Ben ülkeyi beynimle yönetiyorum, popom la değil” demesini birçoğumuz duymuşuzdur. Bizde bu haram ve günah işi yapan yöneticiler asla görev başına gelmezler, gelemezler. Bize göre en doğrusuda budur.
   Ancak bunlardan daha da vahim marazlı siyaset adamlarımız, öğretim görevlilerimiz, onların arkasına takılıp “ordu göreve” pankartı taşıyan vatandaşlarımız vardır bizim, onlara normal bakarız neden?
    Doğrumudur bu bakışımız?
     Acaba demokrasi ve insan hakları borazancısı olup ta darbe beklentisini “orduda kartondan kaplan çıktı” gibi bir sözle aktaran siyasetçiler olması normal mi?
    Orduyu darbeye çağırmak doğru bir düşüncemi?
     Demokrasilerde çoğunluğun istediği ülkeyi yönetirde, çoğunluk “bu demokrasi kalksın yerine padişahlığı getirelim” dediğinde bunu yapmamız gerekir mi?
    Bu konuda referandum yapılması bile yanlış değil mi?
    Ya da “beni Millet seçti, ben rejimi istediğim gibi değiştiriyorum” denilebilir mi?
     Hayır, artık demokrasi ve insan hakları konusunda ki kazanımlar, ne seçimlerle nede başka yollarla padişahlıkları geri getiremezler.
     İktidara gelemeyeceğini anlayan parti yöneticileri, siyasi düşüncesini adam gibi anlatamayan öğretim görevlileri, hayalleri kısa yoldan ülke yönetmek olan öğrenciler ve özürlü beyinli zatı muhteremler, zaman, zaman benim ülkemde orduyu göreve çağırmışlardır.
     Bu doğrumudur?
Hayır, bunlar “Millet nereye oy vereceğini bilmiyor” diyen mantığın ürünü.
Bunlar “Benim oyumla köylü mehmet ağanın oyu aynı mı?” diyen, sakat düşüncenin ürünüdür.
     Hani Atatürk “Köylü Milletin efendisidir” demişti de şimdi ne değişti, sizin Atatürkçü düşüncenizle, Atatürk ün düşüncesi arasında bu farklılık neden gelişti?
    Atatürk siyaset yapmaya çalışan generallere “Efendiler siyaset yapacaksanız üniformalarınızı çıkarın” diye neden dedi?
     Kendisi neden üniformasını çıkarıp siyaset yaptı?
Neden demokratik cumhuriyeti seçti?
Halife olabilecek iken neden olmadı?
Despot bir general olarak ülkeyi yönetebilecek iken neden ille de seçimler dedi?
    Allah aşkınıza darbecinin sağcısı solcusu mu olur arkadaş?
    Onlar adı üstünde darp eden, şiddet uygulayan demek, nasıl ondan medet umar, demokrasi havarisi olduğunu zanneden bir siyaset adamı?
    İktidar olabilmenin başka yolları var efendiler.
Düşünürsün, nerede hata yapıyorum? Diye.
İktidar olanların yaptıklarına ve vaatlerine bakarsın.
Milleti dinlemeye çalışırsın.
 Millet den üstün görmezsin kendini.
Onun hizmetine talipsin madem onun hizmetçisi gibi, ondan aşağılarda görürsün kendini.
Onların seviyesine inelim, “halka inelim” lafını ortadan kaldırır, gerekirse onun seviyesine çıkmaya çalışırsın.
     Partinizin politikalarının senelerce devlet politikası olduğunu buna rağmen neden tutmadığını araştırırsın.
     Bir şeylerin yanlış olduğunu bilmene rağmen, neyin yanlış olduğunu araştırırsın.
    Adamları değiştirmenin çözüm olmayacağını göreceksin yakında.
    Kafaları, fikirleri hatta kendinizi yenileyip siyasi düşüncenizi değiştirmenin gerekeceğini anlayacaksınız.
Kafaları değiştirmemenin gafletiyle, belki de bir beş yılı daha boşuna harcadığınızı                         göreceksiniz, üzüleceksiniz.
     Avukatlığını yaptığın zihniyet değil de, “karşı zihniyet darbe yapmayı becerseydi halim nice olurdu” diye düşünmelisin belki de.
    Millet belki de sizlerin kendinizi elit saymanızdan, kendisini de aşağılamalarınızdan rahatsız.    
     “Ben onu hiç aşağılamıyorum ki” diyorsun. Emin misin gerçekten, yaptıklarını, konuştuklarını, anlamadığını sanman bile, onu aşağılaman değil mi sence?
      Daha özgür, deha demokrat, daha çok insan hakları ile donatılmış bir dünya dileğimle saygılarımı sunuyorum efendiler.
                                       Mehmet KIZILASLAN 2011-02-18      


      
      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder