1 Aralık 2012 Cumartesi

BU NASIL BİR ASKERLİKTİR Kİ


                                      

Bu nasıl bir disiplin ve nasıl bir askerliktir ki, 10 yılda 934 intihara sebep oldu. Bu sayı sadece erlerin sayısıdır. Astsubaylar ve subay intiharları buna dahil değildir.
Pkk ile savaşın sonucunda  818 şehit verilmiş. Duyunca hayretlere düştüm. Şehit sayısını mı düşük gösteriyorlar diye de endişeye kapılmadım değil. Her gün 3-5 şehit haberini duyduğumuz da bu haberlere alıştığımız için artık yadırgamaz olduğumuzu bir tarafa koyalım şimdi. Askerlik dediğimiz, Peygamber ocağı dediğimiz mekanlar ne hale gelmiş de haberimiz yok.
-Kardeşim sen askerlik yapmadın mı? Demeyin, yaptım. Hayatımın en kötü, en rezil, en zor günleriydi. Dört aylık bir dönemdi, sanki 4 yıl gibi geçti. Ben bu eziyeti sadece bize, yani kısa dönem askerlik yapanlara yaşatıyorlar diye düşündüm. Yanılmışım.
“Askere gitmeden adam sayılmaz”
“Bir askere gitsin bak nasıl adam oluyor”
“Onu askerde adam ederler”
“Askerliğin başladığı yerde mantık biter”
“Askere gittiğinde, insan doğduğuna pişman olursun” 

Allah aşkına bu sözlerle biz normalleştirmedik mi, Askerlikte yapılan her yanlışı her işkenceyi, her insanlık dışı hareketi? Biz meşrulaştırmadık mı akıl dışı hareketleri?
Sivil hayatta da biz değil miyiz yanlış yapan her gurubun arkasında durarak, onların kendilerini güç sanmalarına sebep olan.
Suçlu biziz efendiler. Biz gerçek gücün daha fazla demokrasi, daha fazla insan hakları, daha fazla refah ve huzur olduğunu öğrenemedik.
                        YANLIŞ ÜSTÜNE YANLIŞ YAPIYORUZ.
Daha fazla demokrasi, daha fazla insan hakları, daha fazla hürriyet, isteyen Kürt kökenli vatandaşlarımızla işbirliği yapıp, birlikte çalışacağımız alternatif bir liderlik yaratmak yerine, sürekli düşmanlıkları körüklediğimiz hasım liderlikler yaratıyoruz. Masum Kürt halkını da onların kucağına itiyoruz.
Bize konuşabileceğimiz ortak yararımıza kararlar alabileceğimiz Kürt liderler gerekli. Dokunulmazlıklarını kaldırdığımız muhatap kabul etmediğimiz, düşman addettiğimiz liderlikler değil.
Biz bunların en canavarını muhatap kabul etmiş cezasını verememişiz. Neden hata üstüne hata yapıyoruz ki?
               HERŞEYİ BİRBİRİNE KARIŞTIRDIK.
Yargımıza bakıyorum da endişe duyuyorum. İlker Başbuğ sanık, Şemdin Sakık, tanık.
Yakında eşkıya başı da tanık olursa şaşmayınız.
Gelişmiş ülkelere bir bakınız, gelişmişliklerini, İnsan haklarının korunmasına, baskının zulmün kaldırılmasına, Daha fazla demokrasinin daha fazla insan haklarının olmasına borçludurlar. Bir tane gelişmiş ülke göremezsiniz demokratik olmayan. Bunu da fark edemiyoruz ya şaşıyorum.
Bu günlük bu kadar yeter. Millet patladı patlayacak, her şey güllük gülistanlık değil. Mersinde kredi borçlarını ödeyemediği için, malına mülküne icra gelen köylüler, yol kapattılar.    
Önemli olan onları polis marifetiyle biber gazlarıyla dağıtmak yerine, onların istediği üç kuruşluk mahsullerine değer kazandırmaktır. Emeklerinin karşılığını almalarını sağlamaktır.
İnsan haklarının olduğu, demokratik ülkelerde böyle olduğunu zannediyorum.
Saygılarımla.                  Mehmet KIZILASLAN.01-12-2012





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder