Hakkari Şemdinli
de olaylar 13. gününe girerken, alınan duyumlar ve gazetelerin çoklarına
aktarılmayan haberlere göre, PKK güçleri ilçe merkezine sızmaya başladı.
Güvenlik güçlerinin etkisiz kaldığını, ağır silahlarla
teröristlerin saldırdıklarını, karşılıklı zayiatların verildiğini yazan bazı
gazeteler den öğrendiğim kadarıyla, olayların 13. gününde üç ayrı noktadan
saldıran teröristlerin dün akşam Jandarma lojmanlarına, emniyet müdürlüğüne
ve merkeze 20 km mesafede bulunan
Günyazı köyündeki taburumuza ateş açtıklarını ve Şemdinli Yüksekova
karayolunda, yol kapattıkları ve kimlik sorduklarını öğreniyorum.
Bir çok gazetenin
olayın vahim yönünü anlatmadığını ve Valinin hayatın normal olduğu yönünde açıklamalar
yaptığını, ancak o bölgeden alınan özel haberlere göre köylerin bazıların
boşaldığının ve ağır mevzi çatışmalarının olduğu yönünde.
Yukarıdaki
haberleri okuduktan sonra benim aklıma şöyle bir soru geliyor. “ Acaba Şemdinli
Suriye yemi benzetilmeye çalışılıyor.
Dün Suriye muhaliflerine, Bizim ülkemizdeki üslerden ağır silah desteği
sağlayan güçler, bugün kendi içimizdeki teröristlere de, ağır silah desteği mi
sağladılar?
Bu silahlar Şemdinli ye nereden geldi?
Silahları kimler
verdi?
Şemdinli deki
teröristler yalnız mı?
Dün Irakta
kalkışan, Bugün Suriye de kalkışan teröristlerin; Muhalif güçler diye tarafımızdan ve ABD tarafından
desteklendiğini bilmeyeniniz var mı?
Bu günde bizim
içimizdeki teröristlere, muhalif güçler diye destek vermeye mi başladılar?
Bundan önceki
yazılarımda belirtmeye çalıştığım sıra bize geldiğin de, ve bu gün
uyguladığımız yanlış dış politikaların cezasını ileride çekmek zorunda
kalacağımızdı.
Ne yazık ki bize sıra
çok daha çabuk geldi.
Ben yalnızlaştırılan
ülkenin İran, Suriye ya da bir başka ülke olmadığını; bölgede yalnızlaştırılan
ülkenin bizim ülkemiz olduğunu defalarca yazmıştım.
Haydi efendiler
bize açıklayın yukarıdaki sorularımın cevabını. Bizim teröristlerimizi de
“muhalif güç” diye destek verdiklerinde dış güçler, bunu nasıl
engelleyeceksiniz?
Bizim, Libya’yı
parçalattığımız ve Suriye’yi iç savaşın eşiğine getirdiğimiz gibi; Türkiye’yi de
iç savaşın eşiğine getirmek isteyenlere ne diyeceksiniz?
Bir de
anlayamadığım, o stratejik ortağımız dediğimiz ABD nin başkanı Obama’ nın elindeki sopayla, Başbakanımızla
konuşurken çekildiği söylenen, görüntüsünün yayınlanması. Sizce “Benim dediklerimi yapmazsanız sizin
kafanızı kırarım” mı denilmek isteniyor?
Ya da yerine birisini hazırlıyoruz, bu sefer Türkiye
Cumhuriyeti’nin yöneticisi sen olmaya bilirsin. Iraktaki Kürt bölgesine izin
verdin. Suriye deki nede vereceksin. Ve Şemdinli den başlattığımız savaşa da
izin verecek sin mi denmek isteniyor.
Efendiler “Körle yatan şaşı kalkar” bilirsiniz. Bu
güne kadar uyguladığımız dış politika bizi ABD nin uşağı etti ve savaş kapımıza geldi
dayandı. Umarım aklımıza gelenler başımıza gelmez. Savaş bizim topraklarımızda
yapılmaz. Üçüncü Kürt özerk bölgesi savaşı, bizim Şemdinli den başlamaz.
Allah rızası
için aklınızı başınıza toplayınız, bu dış politikadaki durumunuzu gözden
geçiriniz. Gerekirse, Sayın Davutoğlu’ nu görevden alarak, bölgedeki yanlış
yaptığımız Müslüman ülkelerden, özür dileyiniz. Beraber olduğumuz ABD nin bizi
çok kötü yerlere taşıdığını görünüz. Hiç bilemezseniz; Maide suresinin 51.
ayetini bir kez daha okuyunuz. Yol yakınken bunu yapınız, Efendiler..…
Mehmet KIZILASLAN 2012-08-04
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder