5 Aralık 2010 Pazar

İŞKENCECİ HANEFİ AVCI VE EMRİNDEKİLER 13

    

-Savcı’nın ne işi var İmam Efendi gözaltına alınanların yanında! Kapalı Spor Salonu’nda! İşkencenin içinde! O işkenceci Hanefi AVCI’ nın ta kendisi! Yarın arkadaşlar uyanınca, savcının eşkalini tarif et bak göreceksin ‘savcı diye yutturulmaya çalışılan adam’la, Hanefi AVCI aynı çıkacak.
İmam efendiyle, hocanın konuşmalar sadece ikisinin birbirini duyabilecekleri şekilde gün ağarıncaya kadar sürmüş hocanın üzüntüsü ve geçmişten gelen kabusları tazelenmişti. Sistemli yaşantısı olan erken kalkan ve spor yapan Dr. Y.B.askeri barakada da en erken kalkanlardandı.Uyandı ve kalkar kalkmaz havlusunu boynuna attı.
-          Günaydın arkadaşlar, bakıyorum bugün gene erkencisiniz.
-          Evet Y… abi erken kalktık. Sanada günaydın. Dedi hoca.
-          Kapıları açma zamanı gelmedi mi daha?
-          Biraz sonra açarlar Y…  abi ilk 10 kişilik gurup gider lavabolarda yüzümüzü yıkar ihtiyaçlarımızı görür geliriz. Oturmadan abi senin merhemlerinden kaldıysa İmam abiye verelimde yaralarına sürsün.
-          Tamam. Deyip yerine oturmadan valizinin kapağındaki göze bakan Dr. Y.B.
-          Allah, Allah kime vermiştim en son merhemi acaba ben?
-          Y… abi en son defalarca işkenceye götürülen O.İ. vermiştin. (O çocuk Mut dada Mersinde de defalarca işkenceye götürülmüş, Dev-Yol davasından yargılanmıştı )   
  Onda olabilir abi dur yastığının altına bir bakalım. Hoca gitti O.İ.nin yastığının altına elini yavaşça soktu. Tam o anda O.İ.uyandı ve hocanın elini gayrı ihtiyari yakaladı.
-          Dur, O…. benim merhem arıyorum. İmam efendiye lazım. Dedi hoca.
-          Tamam hocam biraz daha ileriye sür elini orada olacak merhem. Hoca biraz daha ileriye sürdü O.İ…yastığının altında elini ve merheme ulaştı.
-          O… sende yavaş, yavaş kalk ta ilk gidenlerden ol lavabolara, belki sıcak su varsa banyoda yapar biraz rahatlarsın.
-          Tamam hocam. deyip yatağından kalkmasına hoca yardım etti O.İ.ye. Ranzasının üzerinde bir dakika kadar oturan ve toparlanmaya çalışan O.İ.daha sonra bahçe kapısının zincirlerinin ve iç kapının kilidinin sesi ile dört kişilik uyanmış olanların gurubu anında 15 kişiye ulaşmış havlusunu ve sabununu kapan kapının önüne toplanmıştı. “yatağında uyuyormuş gibi yatan birçok tutuklu genellikle uyumuyor, askeri battaniyelerin altına saklanıyorlardı sanki. Kapılardaki kilitlere sokulan ilk anahtar sesi ile bu battaniyelerin altına saklanan gençlerin tamamı ayağa kalkıyor ve lavabolara ilk giden olmak istiyordu.”
-          Haydi bakalım ilk 10 kişi tek sıra dışarı. Dedi görevli asker. Tek sıra halinde dışarı çıkan 10 kişi lavabolara takriben yirmi adımlık bir yürüyüşten sonra ulaşıyorlardı.
Hayret bugün sıcak su vardı.   İlk gurubun 10 dakikaları vardı hemen hepsi sıcak suları görünce 10 dakika içinde banyolarını yaptılar dişlerini fırçaladılar “burada işler ters ti kahvaltıdan sonra dişleri fırçalama imkanları yoktu. Çünkü tekrar lavabolara gitme izni verilmiyordu. Herkes bütün temizliğini ve büyük tuvaletini sabah yapacak öğleye kadar lavabolara gitme izni yoktu. Bu arada küçük tuvaleti gelenler için ağzı açık bir 17 litrelik teneke konulmuştu askeri barakanın içine, oraya çişini yapıyordu gençler.
    Banyoya havlusu ve temiz çamaşırı olmadığı için girmek istemeyen İmam efendiye hoca ve Dr.Y…. abi ısrar ettiler ve onun da banyo yapmasına yardım ettiler.İmam efendi  sıkılıyordu herkesin ortasında her yeri görünürken banyo yapmaya, hamamlarda kullanılan peştamallarda yoktu. Sadece iç donu kalıncaya kadar soydular utanan imam efendiyi ve hemen alel, acele yıkanmasını sağladılar bir taraftan da kendileri de yıkanmaya çalışıyorlardı. O.İ… de yıkanmıştı imamın havlusunun olmadığını görünce,  peştamal olarak kullandığı ikinci havluyu imama verdi. İmam kurulandı, herkes tam on dakika içinde tekrar lavaboların bulunduğu barakanın önünde hazırdı ve tekrar yirmi adımlık mesafeyi uygun adımlarla kat ederek yatakhaneye döndüler. Onlar içeri alınır alınmaz ikinci on kişilik gurup lavabolara alındılar ve bu tam beş kez daha tekrarlandı. Takriben atmış kişilik koğuş sabah temizliğini yapmışlardı.
    Askeri karavanalar dan kepçeyle metal bardaklara konulan çay, adam başına beş zeytin düşen katık ve yine adam başına düşen yarım ekmek lik kahvaltı ortadaki orman piknik masalarının üzerinde hazırlanmış nöbetçi tutuklular tarafından tamamen eşit bir şekilde dağıtılmıştı. Kahvaltı duası görevli asker tarafından yaptırıldıktan sonra bütün tutuklular kahvaltılarını yapmaya başladılar.
   Gençlerin bazıları öğleyin verilen ekmekte yarım olduğundan dolayı doyamıyorlardı. Tek besin kaynakları ekmekti çünkü. Spor yapan formunu korumaya çalışan Dr. Y.B., Hoca, Mut Zabıta amiri İ…abi, ve yaşları yirminin üzerinde olan yetişkinler ekmeklerinin yarısını gelişme çağında olan çocuk denebilecek yaşta ve çelimsiz tutuklu arkadaşlarına kahvaltının başında veriyorlar, onlarda bu çeyrek ekmekleri öğleyin yiyecekleri tayına ilave ediyorlardı. Karınları neredeyse sadece ekmekle doyuyordu.
    Aslında Kenen Evren Ve arkadaşlarının mantığına göre Bu tutuklulara verilen tayınlar bile çoktu. Çünkü onlar bu gençlerin hepsinin asılması gerektiğine inanıyordu. Onlar beslenmemeliydi. İşkencelerden sonra ilaç verilmemesi, ölüme terk edilmesi bu mantığın ürünüydü. “Asmayalım da besleyelim mi” lafı sayın darbeci başı Kenen Evrenin en önemli sözlerinden ikincisiydi. Birinci sözü de, Darbenin yapılması için “ Şartların olgunlaşmasını bekledik” sözüydü. 

     
        http://demirfikir.blogspot.com/     Engellenmezse devam edecek.
                                                                   2010-12-5  mehmet KIZILASLAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder