11 Aralık 2010 Cumartesi

         İŞKENCECİ    HANEFİ   AVCI   YAZISINA   SON   VERİYORUM

      Hiçbir kimse engellemeye çalışmadı. Hiçbir şekilde yazmamam
söylenmedi. Aksine teşvik etmek için övgü dolu sözler aldım birçok dostum ve okuyucumdan.
      Her yazımı yazdığımda gözlerimdeki yaşlara engel olamadım. Yüreğimin acısını dindiremedim. Yazılarımı yayınlamadan önce, yakınlarıma okuduğumda tekrar, tekrar ağladığımı yakınlarımı da üzdüğümü gördüm. Hele ta başından beri birisi vardı ki benim üzülmemi hiç istemeyen, benimle birlikte gülen benimle birlikte ağlayan. O benim tekrar, tekrar acıların içinde kıvrandığımı ve ruhumun incinmesine dayanamadığını söyledi durdu.
      Bütün korkularımı yenebilmek için, korkulan şeyin üzerine gittiğimde ondan kurtulduğumu görmeme rağmen, bu sancımı, bu yürek acımı hiç dindiremedim.
     Diğer yandan yazılarımı okuyanların, yanlış duygulara kapılmalarını, düşmanlıklarla donanmalarını istemiyorum.
     Her işkence yapanın, hangi duygularla, hangi düşmanlıklarla karşısındakilere aşağıladığını, onlara hayatı zindan ettiklerini, yaşamlarına son verdiklerini bilemiyorum. Bildiğim tek şey var ki, İşkence edenler muhakkak işkence görenlerden çok daha zor durumdadırlar. Onların yürekleri belki de ilerleyen zamanlarda çok daha fazla yaralandı ve bu onarılmaz yaraların sonucu büyük bir günahla yaşıyorlar ya da acılar içinde öldüler.
      İşkence yapan ve ceza alarak hapishanelerde yatan, Nazi SS subaylarının onlarcası cezalarının bitiminde tahliye olacakları hapishanelerde kendilerini astılar.
     Vicdanları onların hapisteki cezalarını yeterli görmedi. Onlar insan içine çıkmayı düşünemediler, cesaret edemediler.
     Bizdeki işkencecilerin birçokları; işkence sucundan ceza bile almadılar belki de hiç almayacaklar. Ancak onların yüreklerindeki acının, işkence görenlerin yüreklerindeki acılardan daha çok olduğuna inanmak istiyorum. Birçoklarının “yargılansak, bize işkence emri verenleri ifşa etsek, yüreğimizin acılarını dindirsek” diye düşündüğünden eminim. 
    Ne yazık ki bizim adalet terazimiz bireyden, insanından yana değil. Ne gariptir ki insanına hizmet için kurulduğu düşünülen ancak insanını boğan devletinden yana. Olay böyle olunca her suç işleyen vatandaşımız bunu “devletin bekası için yaptığını” söylüyor.
     Nasıl bir düşüncedir ki bu; insanı farklı düşününce devleti yıkılacak. İnsanı alışılandan başka konuşunca devleti yok olacak, insanı var olan devlet politikasının dışında bir politika önerince, devleti tarihten silinecek. İşte bu mantık ve doğrularla yetişen devlet adamları ve memurları farklı olan her şeye saldırdıklarında vatani görevini yapan kahraman asker gibi görüyorlar kendilerini.
     Ben artık bu mantıkla donanmış, yanlış yaptığına inanmayan, ve hala İnsanını potansiyel “vatan haini” olarak gören, devlet mantığına, devlet adamlarına ve memurlarına acıyorum.  
     Milletine hizmet için kurulan Devletler, Milletlerine baba olarak tanıtıldılar. Literatürden önce bu mantığın çıkarılması gerekir diye düşünüyorum. Devlet baba olamaz. Devlet olsa, olsa insanına hizmet etmek için kurulmuş bir amele cemiyeti olabilir.
    Devleti yönetenler kendilerini, Milletine hizmet eden hizmetkarlar olarak görmedikleri sürece ve onları “ bir şey bilmeyenler güruhu” olarak düşündükleri sürece, ülkemde Darbe yapmak onlar için meşru olmaya devam edecektir. Ülkeyi yönetenler,  kendisini elit zannedenler de her yeni düşünce karşısında meydanlarda “Ordu göreve” diye darbe çığırtkanlığı yapmaya devam edeceklerdir.  " onlar elit değil, olsa olsa eliti olurlar"
      Çok üzüldüğüm olaylardan biriside budur. Aydınım diyeceksiniz, papaz cübbelerinizi giyeceksiniz, sizlerden not ya da çıkar bekleyen öğrencilerinizi örgütleyeceksiniz. Meydanlara çıkıp “ordu göreve” diye Darbe çığırtkanlığı yapacaksınız. Üstüne üstlük demokrasi havarisi kesileceksiniz. Bu noktada O “cahil bir şey bilmezler güruhu” dediğiniz, Millet sizlere alkış tutacak öylemi? Artık böyle bir şey olmayacak. Sizler seçimle “Millet % 94 oyla istediğini seçse de ülkeyi bizler yönetiriz” diyemeyeceksiniz.
     Bu ülkede artık Darbe yapamayacaksınız. Darbeden sonra, Vatan Millet Sakarya nutukları atarak, yetiştirdiğiniz ve işkencelerde görev verdiğiniz insanlarımıza işkence yaptıramayacaksınız.
     Asıl suçlular işkence yapanlar değil. Darbe çığırtkanlığı yapan, aşağılık oldukları halde, aydın görünenler. Çıkarları için öğrencilerini ve çevresindeki yalakalarını meydanlara toplayıp ellerine pankart verip kullananlardır. Darbe yapmak için sokaklardaki olaylara dur demeyenlerdir. “Şartların olgunlaşmasını bekledik” diyerek,  Milletin çıkarlarını savunduklarını söyleyerek binlerce gencimizin sokaklarda ölümlerine sebep olanlar ve sonrasında Darbe yapanlardır.  
     Milletin kaynaklarının, Hazinenin varlıklarının üzerine çöreklenen ve kendilerinden yasalar gereği, bu güne kadar hesap sorulmayanlardır.
    Umuyorum ki İşkencelere girmiş, kendisinden farklı düşündüğü için işkencede birçok düşünen gerçek aydın, sağcı ve solcu insanımıza, işkence yapmış, emir kulları, fikir yoksunları, bugün bu gerçekleri görmüşler ve yürekleri, aldıkları emre uyup, yaptıkları işkencelerden dolayı acımaktadır.
    Bu emir kulları için üzülüyorum. Onların belki de yürek acıları hiç dinmeyecek.
    Üzülmediklerim, sadece kendi çıkarları için binlerce gencimizin, Darbe öncesi sokaklarda, Darbe sonrası da işkence hanelerde ölmesine sebep olanlardır, Darbecilerin başlarıdır.
     Onlar bu yaptıklarının cezalarını muhakkak çekeceklerdir. Bir kuşluk vakti kadar kısa olan bu dünyada, debdebeleri, saltanatları bittiğinde, sonsuz hayata geçildiğinde onların halini düşünmek istemiyorum.
     Benim ve işkence görenlerin yürek acıları sadece bir kuşluk vakti kadar sürecek ve elbette bitecektir. Onların, darbecilerin ve işkencecilerin acıları sonsuza dek devem edecektir.
     Onlara ve onların öğretileri ile insanlık suçu işleyenlerin, haline üzülüyorum ve acıyorum. 
        Allaha emanet olunuz okuyucularım.
        Yürek ve vücut acısının olmadığı yazılarımda buluşmak dileğimle hoşça kalın, Sağlıkla kalın, Mutlu olun. SEVGİMLE KALIN Saygılarımla.  
   Mehmet KIZILASLAN         2010-12-05   Engellenmese de devam etmeyecek artık bitti dayanamıyorum.      
     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder