23 Aralık 2010 Perşembe

SEÇİMLERDE PARA ANARŞİZMİ -2

                  
 
      Kardeşim sizin adalet sisteminizle, benim adalet anlayışım arasında uçurumlar var. Bir önceki yazımı okumuşsunuz tamam. Anlamak istediğinizle benim anlattığım arasındaki farkı nasıl atladınız.
      Öncelikle ben, sizlerin birçoğunuz darbecilerin korkusunu yüreğinizden atamadığınız dönemlerde, Darbecilerin izin vermesine rağmen, CHP kurulacağın da, Nazilli de 27 cesur arkadaşımla bir araya gelip bu partinin yeniden kurucu üyelerinden olduk. O dönemlerde sizler, birçokları gibi gölgenizden korkuyordunuz. Demokrasinin gereği olan bir partinin kurulmasında görev almaktan bile çekiniyordunuz.
      Şimdi bana “CHP nin, İş bankası gelirlerinin elinden alınmasını mı istiyorsun” gibi eleştiride bulunuyorsunuz.
      Kardeş önceki yazımı lütfen bir daha oku ve bak ne demişim.
      O gün darbeciler nasıl “bu cumhuriyeti kuran bir partiyi kapatamaz” diye düşünüp, adaletin tecellisi için kurucu üye olmuşsak bu günde TÜM  PARTİLERİN İŞ BANKASININ GELİRLERİNDEN ADİL PAY  ALMASINI  ÖNERİYORUM. Bundan daha adil ne olabilir ki? Bunun yanlış neresinde? O gün Demokrat parti tek parti olsaydı, bu pay sadece ona verilecekti. Ben yine bunun adil olmadığını söyleyecektim.
      Tekrar söylüyorum Mustafa Kemal Atatürk zamanında çok partili rejim otursaydı, emin olun ki tüm partiler İş Bankasının gelirlerinden adil pay alırlardı.
      Ben ve benim gibiler seçimlerde o müsrif harcamaların; bizlerden toplanan vergilerle yapılmasını istemiyoruz. Bu bankanın tüm gelirleri sadece siyasal partilerin seçim harcamaları ve demokrasinin adam gibi oturması için harcanmalı diyoruz.
      Diğer yandan Seçime katılan hiçbir adayın ve ona yakın kurumların olağan üstü bütçeler harcayarak seçimlere katılmasını istemiyoruz. Bu “israfın haram olduğuna” ve bu haramın, HARAMZADELER ortaya çıkardığına inanıyoruz.
      Bakınız en yakınımızdaki seçime katılanların ve onların çevresindeki nemalanmayı bekleyenlerin harcadıkları rakamlara. Dev boyutlarda ve muhakkak karşılığı alınmak için harcanan rakamlar bunlar.
       Efendiler genel seçimlerden evvel, partilerin genel merkezlerinin gözünü boyamak için yapılan, Ankara ya akınları, entrikaları, birbirlerine parti içinde çelmek takmak için çalımları düşünün.
       Genel başkanlara yapılan methiyeleri, onun önünde takla atmaları düşünün. İl yönetiminin ve ilçe yönetimlerinin delegeleri etkilemek için, bir 35 lik rakıya aldıkları teminatları, yapılan biatleri düşünün. Seçimleri kazandıktan sonra dağıtılacak ihalelerin seçim öncesi pazarlıklarını düşünün. Bunların daha acıları ve daha anlatılmaz orandaki vahim olanlarını neredeyse dağdaki çobanımız biliyor artık. 
        O halde bu adil olmayan seçim sistemi değişmeli. En önemli mesele taşınabilir para sorunu dur bunun ortadan kalkması gerekir.
        Taşınabilir para nedir? Vergisi ödenmemiş, kayıtlara geçmemiş para, kara para demektir, taşına bilir para. Bu para bazı çevrelerin elinde olduğu sürece seçimler de ihalelerde de, rüşvette de bu paralar kullanılacaktır. Tüm ülkedeki adaletsizliklerde sürüp gidecektir.
        Hiçbir para çantayla ya da valizle taşınmamalıdır. Nerden geldiği, kime aktarıldığı kesinlikle kayıtlara geçen paralar tehlikeli değil, bilakis ülke ekonomisi için çok önemlidir. Ancak taşınabilir paralar, kayda geçmemiş paralar, seçimlerde de,  müsrif harcamalarda da, delege satın alınmasında da, genel başkan ya da genel merkez ikna edilmesinde de! Çok kullanıldığı için seçimlerin adil olduğundan bahsedilemez.
        -Kardeşim senin bu dediklerini iktidarlar bilmiyorlar mı?
  -Evet çok iyi biliyorlardı. Seçilmeden önceleri herkesin bildiği şeyler bunlar. Seçilip köşe başlarına yerleştikten sonra
  -“Kardeşim parasız seçim kazanılmıyor, nereden, nasıl, kim tarafından getirilirse getirilsin yeter ki gelsin” mantığı hakim oluyor arkadaşların beynine.
     Daha sonrada doğal olarak “Parayı veren düdüğü çalıyor” al sana çarpık yönetilen ve adil olmayan yöntemlerle seçilenlerin yönettiği bir ülke örneği karşımızda.
      -“ Sen kapitalizmi bilmeyen birisi misin?” dediniz değil mi?
      -Gelişmiş ülkelerde kapitalizmin bile bir adabı var efendiler. Oralarda sermayenin tekelleşmesi bile yasak. Dolayısıyla parası olan her naneyi yiyemiyor. Bizim gibi ülkelerde kendi parası bile olmayan, Milletin sırtından çalınmış paralar la sisteme sahip olmak isteyen aymazların sisteminde, kuralsızlıklar zinciri uygulanıyor.
      Aslında buna anarşizm denir, parayı çalanların anarşizmi denir. Dikkat ettiyseniz paraya sahip olanların demedim, çalanların dedim. Nakledilebilen, valizlerle taşınabilen, kayıtlara geçmeyen para, muhakkak kara paradır. Ona kazanılan para denmez, çalınan para denir. Bu güne kadar ülkeyi yönetenlerden hiç birisi, halen bu ülkede valizlerle para taşınmasına engel olamamışsa, Seçim sistemimizin adilliğini daha çok sorgulayacağız demektir.    
    Not: Sizler okuduğunuz sürece devam edecek        
                                                       2010-12-23  Mehmet KIZILASLAN               

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder