18 Kasım 2010 Perşembe

İŞKENCECİ HANEFİ AVCI VE EMRİNDEKİLER 2


           İşkenceci HANEFİ AVCI’nın, işkenceci adamı komiser P….ç Muzaffer’in Mut Jandarma Karakolu nezaretinde yatan hocaya  meydan okumasından sonra korkunç bir sessizlik çöktü karakola. Askerler ve komutanları bile, nedense yarım saatten sonra görünmeye başladılar ortalarda.
Daracık 4 metrekarelik jandarma nezarethanesinde yaklaşık on beş dakika sonra konuşmaya başladı gençlerden birisi
-          Hocam bu rüşvetçi de…sa konfeksiyoncu, A. B. nin mağazasından bir takım elbise almasını söyleyelim
-          Neden söyleyelim?
-          Hocam alsın takım elbisesini de seni bari serbest bıraksın bu pe……k.
-         Olmaz koçum. Ben suçlu değilim ki neden bu a…… herife rüşvet vereyim. Ona rüşvet verdiğimiz zaman suçlu olduğumuzu kabul etmiş oluruz.
-          Hocam Allah’ını seversen sen bari kurtul içimizden, bildiğin gibi değil bu namussuzlar bizi haşat edecekler. Bak görmüyor musun şu yatan arkadaşımızı ne hale getirmişler.  Yatan ve işkencehaneden gelen genç, konuşan genci gözleriyle onaylayarak:
-          Başka çareniz yok hocam!  dedi.
-          Ne çaresinden bahsediyorsunuz siz. Biz hayatımız boyunca rüşvetin haksız kazancın ve namussuzluğun karşısında olduğumuz için burada değimliyiz? Bu şerefsizlere verilecek bir kuruşum da yok hesabını vermeyeceğim bir yanlışım da yok bizim. Tutabildikleri kadar tutsunlar bakalım a.i herifler. Siz benden bıktınız mı  gençler? Neden gitmemi istersiniz ki?
-          Ya hocam sizden bıkılır mı? Siz bizim güç kaynağımızsınız”. Bu arada işkenceden gelen genç sanki verilen görevi ihmal etmenin telaşıyla:
-          Bildiğiniz gibi değil arkadaşlar orası bir cehennem. Oradan sağ çıkmak çok zor.
Sözü yatan gencin ağzına tıkayan hoca:
-          Sen nasıl sağ kuruldun peki delikanlı? Ne söyledin? Ne anlattın? Sen sağ kurulduysan bu gençlerde sağ kurtulur! Bizi korkutmak için mi görevlendirildin sen? Ben sana bir şey söyleyeyim mi?
-          Eğer bir daha çocukların moralini bozacak bir şey söylersen, bil ki Seni görevlendiren P…ç Muzafferin ve onu görevlendiren HANEFİ AVCI’nın sana yapmadıklarını ben sana yapacağım.”
-          Yatan ve sözleri ağzına tıkanan genç oynadıkları oyunun farkına varıldığını anlamış olacak ki
-          Bana yapılanların size yapılmasını istemedim hocam. dedi.
-          Tamam kardeşim de hiçbir kimsede ne moral nede güç bıraktın sen! Lütfen sen biz sormadan bir şey anlatma ve o a…..k herifleri bize anlatırken de bizi korkutmaya onları da yüceltmeye çalışma. Hepiniz bizi yaratan Allaha inanıyorsanız, onun verdiğinden öteye hiç bir şey olmaz. Kaldıramayacağımız hiçbir yükü bize vermeyeceğini de söylemiş. O yalan söylemez dayanacağız. Şimdi sen bize yavaş, yavaş onların nasıl sorguladığını anlat bakalım.
-          Hocam önce bizi gözleri bağlı olarak arabaya bindiriyorlar. Yanımızda hangi polislerin olduğunu bilmediğimizi sanıyorlar. Seslerini değiştiriyorlar dağlara kimsenin olmadığı yerlere getirdikleri imajı veriyorlar. “ Burada Allah da biziz, cellat da! Anlat bakalım şu  şu olayları kimle birlikte yaptınız?
-          Komiserim biz yapmadık.
-          Yalan söyleme lan! Filanca birlikte yaptığınız anlattı, diyerek basıyorlar sopayı, Allah yarattı demeden nerene geldiğini düşünmeden dört koldan dövüyorlar.
-          Abi Vallahi de billahi de ben bir şey yapmadım  Filanca yalan söylemiş yada korkusunda üstlenmiştir” demeye kalmadan
-          Bak bu dişlerim sağlamdı benim onlar kırdı!
-          Peki nasıl kurtuluyorsun dayaktan?
-          Dayak ne ki hocam işkencehaneye gidinceye kadar her şey güzel.
-          Nasıl ?
O götürdükleri dağda “Son duanı yap lan şerefsiz seni öldürüp atacağız bu uçurumdan” deyip namluyu anlına dayıyorlar. Konuşmayınca bir başkası giriyor devreye “Komiserim manyetoya bağlayınca hayalarından, kuş gibi öter. Bırak kendine eziyet etme, ben konuştururum bu deyyusu. Daha olmadı Mersin’e göndeririz Hanefi AVCI nın ekibi muhakkak konuşturur. Bu salak da direndim zanneder.
-          Yani ?
Yani si şu hocam, Ya konuşacaksınız, yaptığınız, yapmadığın ne kadar suç varsa, üzerinize alacaksınız. Ya da Hanefi AVCI nın Mersindeki tezgahın da kabul edeceksiniz.
-          Ona da dayanır konuşmazsanız ne olur?
Gecenin bir vaktinde “Serbestsin, tamam suçsuzmuşsun gidebilirsin” diyorlar ve sırtınızdan vuruyorlar hocam. Hem de basına, KAÇARKEN VURULDU diye aktarıyorlar.
-          Yapma! Var mı yaptıkları?
Hocam siz burada gazete okumuyorsunuz. Basında “Sorgulandığı Emniyet Müdürlüğü’nde beşinci kattan kaçmaya çalışırken düştü öldü.” dediklerini gerçek mi sanıyorsunuz? Konuşmayanları atıyorlar. Ya öldürüp atıyorlar. Ya da attıkları için ölüyor sorgulananlar.
     (Not: Engellenmezse devam edecek)         Mehmet KIZILASLAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder